Lincoln Anıtı açılışı öncesinde Barack Obama için verilen konserde birçok ilginç, bağımsız film yıldızı ve tatlı eğlence simgelerinin arasında Tiger Woods, West Village’daki George Will gibi göze çarptı. Değişim hakkında konuştu. Normalde, Tiger Woods siyaset dünyasına Dick Cheeney’nin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne baktığı taraftan bakar: korkutucu ve her ne olursa olsun kaçınılmalı. Muhtemelen daha önce ülkenin başkentinde elinde golf sopası ya da giysilerinde Nike logosu olmadan bulunmamıştı. Göreve başlama töreninde hazır bulunması garip bir şekildeydi ve çok uydurmaydı.
Barack Obama birçok kez Tiger Woods ile karşılaştırıldı. Çok ırklı adamlar olarak beyazların ağırlıkta olduğu alanlarda başarılar elde ettikleri geçmişleri, uyuşuk makale yazarlarının gözden kaçırmaları için fazla cazipti. 2008 genel seçim sürecinde McCain destekçileri bile bu karşılaştırmayı kabul ettiler. Nisan’da David Bellavia isimli eski bir kıdemli başçavuş, sağcı eski askerlerin bir toplantısında, “Siz Tiger Woods’unuz olabilir, bizim Senatör McCain’imiz var” demişti. İşte Woods, çemberi kareledi ve fikrini söylemek için Washington’a geldi.
Öncelikle, onu orada görmekten memnun oldum. Ben, çoğunluğun tarihin en büyük golf oyuncusu saydığı süperstarın eleştiricisi olmuşumdur, çünkü genellikle siyasetten kaçınmasına rağmen, ihtiyaç duyduğu desteğe hizmet ediyorsa politik imgeleri sık sık aldırış etmeden kucaklıyor. Woods bazen, genç bir adam olarak ülke genelindeki kulüplere kolaylıkla girmesini olası kılan yurttaş hakları hareketlerini bile metalaştırmak için çabalıyor.
En yüz kızartıcı olanı, dünyanın farklı ülkelerinden bir araya gelmiş çocukların , kendilerinin de Tiger Woods olabileceklerini söyledikleri, “Ben Tiger Woods’um” reklamları. Bu reklam, Spike Lee’nin Malcolm X filminin finaline dönerek, ABD ve Afrika’dan siyah çocukların ayağa kalkarak “Ben Malcolm X’im” demelerine kulak veriyor. Fred Hampton’ın plis tarafından katledilmesine dair bir Kara Panter (Black Panther örgütü) filmindeki, bir çocuğun diğerinin ardından “Ben Fred Hampton’ım” dediği sahneden esinlenmiş. Eğer Woods bir Nike ürünlerini satarken, siyah özgürlük mücadelesini istismar etmeye yeterince uygun zannediyorsa, bunu daha ilgili yöntemlerle de vurgulamalı. Bu nedenle Woods’un “Ulu Azat Edici”nin gölgesinde görünerek borcunun altında kalmamaya deneyeceği konusunda umutluydum. Basın, Woods’un konuşmasına dair eleştirilerinde mest olmuş durumda. The Oregonian gazetesinden John Canzano şöyle yazmış:
“Pazarlama sermayesi hakkında ırk, inanç, siyaset, insan hakları şöyle dursun, golfçü kadınlara dair bile görüş belirtmeyi reddedecek kadar çok endişeli olan eski Woods yalan oldu. Woods, ülkenin geleceği hakkında, ülkesine bağlılığını ve sevgisini gösteren babasının ordudaki arkadaşları hakkında akıllıca konuşan bir adamla yer değiştirdi.”
Daha sonra da 33 yaşındaki Woods’u “reşit olması” nedeniyle övüyor. Ama konuşmanın gerçek içeriği açık çay gibi ılık, son 50 yıl boyunca bir zamanda herhangi bir Cumhuriyetçi veya Demokrat tarafından verilebilecek askerleri destekleyen nazik bir övgü. Woods şöyle dedi:
“Her gün ve özellikle bu tarihi günde, üniformaları içinde ülkemize hizmet eden ve özgürlüğümüzü koruyan kadın ve erkekleri saygı gösteriyoruz. Tıpkı ülkemiz için uzun süre direndikleri gibi biz de hep yanlarında olmalıyız ve üniformaları içinde erkekleri kadınları ve onların ailelerini desteklemeliyiz.”
Bu konuşmayı politik bir öne çıkış daveti olarak övmek, barı (demir çubuğu) bir uğurböceğinin bile altında belli olmayacağı kadar çok alçağa ayarlamaktır. Woods aynı zamanda babası hakkında, Vietnam’da iki devre hizmet etmiş bir eski asker hakkında konuştu. İronik olan şu ki Earl Woods daha sonra ülkesine Asyalı eşiyle dönmüş ve oğlu Eldrick’in yeni Gandhi olmak için golf kariyerine eğilimi olacağını hayal etmiş. Gandhi olsaydı Tiger’ın yaptığı konuşmayı tekrarlayacağını düşünmüyorum.
Woods’un sözlerine dair en rahatsız eden şey şu ki bu sözler askerlere değil, ordunun kendisine yönelik kapsamlı övgülerdi. Bu neredeyse bir asker toplama için yapılan kur. Woods, ABD Deniz Harp Akademisi korosunu sunmadan önce, “Ben hayatını ülkesine, ailesine ve ordusuna adamış bir adamın oğluyum ve bunun için daha iyi bir insanım” dedi. Pentagon’un, tüm aktif görevli veya yedek asker sayısının, Kara Kuvvetleri Ulusal Muhafız Birlikleri ile birlikte 2004’ten beri ilk kez hedeflerini karşıladığını veya aştığını dair açıklamasıyla rahatlayamayacağım. Ana sebep? Depolama ekonomisi.
ABD’nin iki cephede birden savaştığı, Pakistan’daki bir başkasıyla da flört ettiği ve Gazze’deki katliamı dolaylı olarak finanse ettiği bir zamanda, militarizm karşı hareketleri inşa etmeye ihtiyacımız var, sadece Obama görevde diye veya Tiger Woods öyle dedi diye Pentagon’u teşvik etmemeliyiz. Teşviklerimizi, hepsi kaçamak sözler kullanmaksızın “Askerleri evlerine getirin” diyen Muhammed Ali, John Carlos, Steve Nash, Etan Thomas ve Barış İçin Birleşmiş Atletler’in yolunda yürüyenlere saklayalım.
Dave Zirin: “ABD’de Sporun Halk Tarihi” kitabının yazarı, yazıları her hafta Edge of Sports isimli sitesinde yayımlanmakta.
http://www.zmag.org/znet/viewArticle/20396 adresine yer alan yazıdan çevrilmiştir.
1 Response to Zirin: Kuzey Amerika’nın evcil "kaplanı"