Hamid Karzai, siyasi hayatı için savaşıyor. Sıkça “Kabil belediye başkanı” olarak hesaba katılıyor, ama o sessizce gitmek niyetinde değil çünkü Pentagon onu krizi atlatmak için ülkedeki ABD birliklerinin sayısının 20 ya da 30 bin kişi arttırılması planlarının önünde artan biçimde engel olarak görüyor.
Karzai’nin zayıf yönleri iyi biliniyor. Kendi partisi yok ve ABD’ye bağlı. Küçük kardeşinin, uyuşturucu işlerinde önde gelen kişilerden olduğuna inanılıyor. Başkanlığının ilk yıllarında ABD, Afgan savaş lordlarını, halkın bu savaş lordlarına olan düşmanlığını önemsemeyerek müttefikleri olarak yetiştirmişti ve bu durum Taliban’ın 90’lı yıllardaki yükselişinin nedenlerinden olmuştu. Hiç kuşkusuz ki Karzai başarısız, ama başka biri daha iyisini yapabilir mi?
Onu yenisiyle değiştirmeye taşıyan veya bu yılın sonlarında yapılacak seçimlerde başkan olarak kalamayacağı konusunda emin olmasına neden olan şeye yanıt olarak Karzai milliyetçi kimliğini parlatıyor. Afgan Parlamentosu’nun açılış oturumunda Karzai, savaştaki hareketlerinden, hava saldırılarındaki Afgan kayıplarını önemsememelerinden, hükümeti devre dışı bırakmamalarından, savaş lordlarıyla bağlantılarından ve uyuşturucu trafiğine tolerans göstermelerinden dolayı ABD öncülüğündeki koalisyonu eleştirdi. Tüm bunlar, Afganlıların çoğu tarafından ABD kuklası olarak görülen biri için garip davranışlar.
Sonuçta, Karzai “artışın” eleştiricisi ve iyi gerekçeleri var. Bu, muhtemelen Afganistan’da çatışmaların şiddetlenmesine neden olacak. ABD önderliğindeki koalisyon daha çok alanı kontrol altında tutabilir, fakat daha fazla askeri gücün varlığı aynı zamanda Afgan milliyetçilerinin tepkisine de neden olacak. Seçimler için öne sürülecek yeni ABD destekli aday açıkçası Kabil’deki hükümeti yabancı piyonu olarak daha ileri düzeyde itibarsızlaştırabilir.
Karzai, müttefik operasyonları üzerinde daha çok kontrol talep ediyor. Pentagon’un birliklerin sayısının arttırılmasına yönelik gayreti, Irak’taki savaşın seyrinin bu sayede değiştiğine dair yanlış inanca dayanıyor olabilir. Gerçekte Irak’taki Suni ayaklanmasını sona erdiren şey ekstra ABD birlikleri değil, Sünni kesimin çoğunluktaki Şiiler tarafından etnik temizliğe uğratılma korkusuna kapılmasıydı. Pakistan sınırı boyunca mevzilenmeye devam ettikçe Taliban’ın yenilebileceğini öngörmek zor. Aynı zamanda Pakistan ordusunun özellikle Hindistan ile tansiyonun yükseldiği bir zamanda bölgedeki birkaç varlığından biri olan Taliban’dan vazgeçmesi de olası değil. Karzai, giderek artan biçimde Delhi’ye yaklaşıyor ve ABD onun Pakistan hakkındaki açıklamalarından hoşlanmıyor.
Patrick Cockburn: Financial Times ve The Independent gazetelerinin Ortadoğu muhabiri olan İrlandalı gazeteci. Babası tanınmış sosyalist yazarlardan Claud Cockburn. “İşgal: Irak’ta Savaş ve Direniş”, “Küllerinin Üzerinden: Saddam Hüseyin’in Dirilişi” (kardeşi Andrew Cockburn ile birlikte), “Muktada: Muktada El-Sadr, Şii Dirilişi” ve “Irak için Uğraşmak” kitaplarının yazarı.
http://www.independent.co.uk/opinion/commentators/patrick-cockburn-bushs-puppet-in-kabul-will-not-go-quietly-1513408.html adresinde yer alan köşe yazısından çevrilmiştir.
0 Responses to Patrick Cockburn: Bush’un “Kabil’deki kuklası” sessizce gitmeyecek