Content feed Comments Feed

Rus yazar-düşünür Boris Kagarlitsky, Moscow Times gazetesinde yayımlanan makalesinde, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Rusya Devlet Başkanlığı seçimlerinde, bazı sanatçıların tutumlarını eleştirdi:


Yetkililer güç kaybedip, toplum politik güç seferberliği kazanımında bulundukça, Rusya’da başkanlık seçimleri bir çatışma haline geldi. Bu dramada oyuncuların davranışları, seçime gölge düşüren sayısız ve çoğu zaman saçma olan seçim ihlallerinden bile daha mühim. Başbakan ve şu an Başkan seçilen Putin, ne bir program, ne bir ideoloji, ne de bir strateji önerisinde bulundu. Kampanyasının ana fikri, ne yaparsa ya da ne söylerse söylesin, halkın liderlerini sevmesi ve ona itaat etmesiydi. Rus halkına ulusal liderlerine karşı, özgürlük ve kişisel sorumluluğun getireceği belirsizliklerin korkusuyla karışık, kesin ve memnun bir teslimiyetle akıldışı bir sevgi sergilemeleri çağrısında bulunuyor.

‘Sanatçı entelijensiya’nın öne çıkan üyeleri – aktörler, yazarlar, müzisyenler, şarkıcılar, dansçılar ve sirk eğitmenleri- Putin’e ve demokratik bir yarış imajı verilmek istenip aslında maskaralık olan seçime giren seçme bireylerden oluşan eğreti ‘muhaliflerine’ halk desteğini ifade ettiler. Bu arada, entelijensiyanın diğer üyeleri büyük bir öfkeyle, meslektaşlarını yetkililere (hükümete) satılmış olmakla suçladı.

Putin’e desteklerini dile getiren sanatçıların ve oyuncuların çoğu, hükümetten bir hayli ikramiye aldı ve statükoda herhangi bir değişime karşı çıkmaları sürpriz değil. Bu, bocalamaya başladığı anda, devlete küfür etmede, devletle alay etmede ilk başı çeken Sovyet dönemi sanatçı entelijensiyasının ayrıcalıklı üyelerini andırıyor. Aslında, bugün satılmış olmakla suçlanan insanların birçoğu, halkın daha evvel ulusal önderliğe karşı nankörlüklerinden dolayı eleştirdikleriyle aynı kişiler.

Ne yazık ki, bu suçlamaların haklılığı her iki durumda da kanıtlanmıştır. Sorun bu insanların almış oldukları pozisyon değil, fakat bunu ifade ediş biçimleridir. 1990’ların entelektüel eliti, Sovyet yetkililerin kendilerine karşı sansürü yüzünden ahlaksızlıklarını göstermediler fakat tüm yaşamlarını, patronları olan hükümete karşı mücadele ederek sürdürürmüş rolü yaparken de ikramiye kabul etmekle ilgili herhangi bir suçluluk hissetmediler. Onlara karşı mevcut şikâyet, ülkenin kalkınması için ne ilkeler, ne de planlar sunan egemenlere karşı desteklerinin eğreti olmasıdır. Hem geçmişteki, hem de şimdiki durumlarda, sorun politik görüşle değil, ahlakla ya da bunun eksikliğiyle alakalıdır.

Seçim kampanyasından önce politik olarak aktif olmayan bu kamusal şahısların çoğu göz önüne alındığında, seçime günler kala, birdenbire Putin’in ateşli destekçileri haline geldiklerini görmek biraz tuhaf olmanın ötesinde. Yaratıcı bireylerin bakış açılarını değiştirdiklerini ya da katiyen taraf tutmadıklarını görmek alışılmadık bir durum değil, fakat hiçbir görüş yanlısı değilken, siyasi bir piyon olarak kullanılmanıza izin vermenizden daha utanç verici bir şey yoktur. Yaratıcı insanlar politik tercihlerinin arkasında durmalıdırlar, aksi takdirde, bu yalnızca sanatçı olarak işlerini halkın gözünden düşürmeye yarar.

Ünlü yazar Andrei Sinyavski, 1960lar’da Sovyet rejimiyle tamamen estetik fikir ayrılıklarının olduğunu söyleyerek muhalif oldu –uğruna hapse gittiği fikir ayrılıkları. Zevki olan herhangi biri, 2012 seçim kampanyasının inanılmaz bayağılığı tarafından iğrendirilirdi. Putin’i destekleyerek, yalnızca toplumu değil, yaptıkları işin ahlaki temelini de karşılarına aldılar. Suçlarından dolayı, gelecekte ilham perileri onları ziyaret etmeyi reddedecek.


http://www.themoscowtimes.com/opinion/article/artists-sold-out-to-putin/454460.html adresinde yayımlanan makaleden çevrilmiştir.


Çeviri: Gerçeğin Günlüğü/Doruk Köse

Gerçeğin Günlüğü'nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya tıklayınız

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi