Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde Ortadoğu Tarihi ve Siyaseti uzmanı olan Jeremy Salt, İsrail hava kuvvetlerinde görevli pilotlara yönelik bir açık mektup yazdı. Salt, mektubunda sivil halkı bombalamanın nasıl bir duygu olduğunu sorguladı. Filistin üzerine yazıları ile tanınan Salt'ın mektubu aşağıdaki şekilde:
"Merhaba cesur İsrail havacısı!
Görmediğin insanların üzerine füze ateşlemek nasıl bir duygu? Bu, sivilleri kasten hedeflemediğinizi söylemenize yardım ediyor mu? Geceleri rahat uyumanıza yardım ediyor mu yoksa evlerinde, yataklarında, odalarında, mutfaklarında, okullarında, marketlerde, camilerde öldürdüğün kadın ve çocukların kabuslarını mı görüyorsun? Görevi bitirdiğinde ne hissediyorsun? İyi iş çıkardığını mı? “Ortadoğu barış sürecine” özel destek olarak öldürdüğün ve parçaladığın bedenlere baksaydın hala iyi bir iş çıkardığını düşünecek miydin?
Senin siyasi liderlerin, basının, devletin ve askeri sözcün bölgesel saldırılarını büyük başarı olarak tanımlıyor. Sivillerin öldürülmesi için “iyi” ya da “başarılı” kelimelerini kullanmayı şahsen nasıl sürdüreceksin? Dünyanın dört bir yanından insanların sana hakkında dava açılabilecek bir savaş suçlusu olarak bakması; kimliğin bir gün açığa çıkarılırsa ve bir gün ülkenin dışına çıkarsan ve kimliğini açığa vurursan savaş suçlarını ciddiye alan bir ülkede tutuklanma ihtimalin aklını kurcalıyor mu?
Senin ülkende, tabiri caizse, senin şu anda yaptıklarının benzeri çok sayıda örnek var. Kuşkusuz ki Dan Halutz tarafından, eski hava kuvvetleri komutanın tarafından yapılan açıklamaları hatırlıyorsun. Gazze’de bir apartmanı bombaladığı zaman ne hissettiği sorulduğunda, patladığında 18 kişiyi öldüren bombayı bıraktığında uçağının kanatlarının ürperdiğini hissettiğini söyledi. Komutan Halutz sivillerin öldürülmesinden utanmıyordu, üç yıl önce Lübnan’a karşı savaşı kötü yönetmekten utanıyordu. Şimdi, sana emirler veren siyasi liderler, İsrail savaş suçlularının tıklım tıklım tapınağında onun yanındaki yellerini aldılar. Doğru mu yoksa yanlış mı? Şu anda yaptığın, senin savunduğunu söylediğin anayurtlarından sürülenlerin Gazze’sini bombalamak ama senin savunduğun şey sizden çalınan toprakları ele geçirmenin hakkın olduğu, 60 yıl sonra bile; bu saçmalık, değil mi?
Eve döndüğünde ailen ne diyor? Annen etrafında koşuşturuyor mu, seni şımartıyor mu, saçlarını okşuyor mu, sana bir bardak çay yapıyor mu ya da sevgili oğlunun eve güvenli ve sağlıklı biçimde dönmesiyle teselli buluyor mu? Annenin, bugün gerçekten ne yaptığın konusunda hiçbir fikri olmayacak ve sen bunu ona söyleyen kimse olmayacaksın –lakin o bilmeyi isteyecek-. Sen sadece işini yaptın. Peki, senin işin neydi? Bugün ne elde ettin? Senin görevinin ne olduğunu biliyoruz ama senin gerçekte yaptığın şey biraz farklı.
Terörist altyapıyı yok etmek adına etkili biçimde sivilleri öldürdün. Bir daha ayağa kalkma olasılıkları yok. O çocukların büyüme ya da ölen annelerinin yeni çocuklar doğurma şansı yok. Attığın füzeler ile kopan kol, bacak ya da kafalarının vücutlarına yeniden yapıştırılması konusunda umut yok. Ölüleri hayata döndürmenin yolu yok. Marketi bombalayan belki de sendin. Eğer öyleyse, oturup yaptıklarının görüntülerini izlemek için dürüst ol. Cehennemden bir sahne izliyor olacaksın. Bu, daha önce böylesine bir dehşet izlemediğini ortaya çıkarabilir. Neden beri? Ne zamandan beri? Yaptığına benzer olan şey ne? Naziler senin sivillere yaptığını yaptığından beri mi ya da Amerikalıların Vietnam ve Irak’ta yaptıkları mı? Senin şu anda yaptıklarına benzer olarak daha önce yapılan şeylerin seninkilerden daha iyi ya da kötü olmaması seni öyle ya da böyle rahatlatıyor mu?
Tüm olasılıklarda sen, senin hava harp okuluna girmenle gururlanan iyi bir aileden hoş genç bir adamsın. Dünyadaki en gelişmiş uçaklarla düşmanı yok etmek için asıl uçacağını öğrendin. Hiç şüphesiz, eğitimin bazı aşamalarında seni tesadüfi sivil ölümlerine hazırlamak için psikologlar çağrıldı.
Bombaladığın alan dünyanın en yoğun nüfuslu bölgesi olduğunda sonuçta sivillerin de öleceğini bilirsin, ama tüm hesaplamalarda mantıklı / rasyonel olacaksın. Tüm bunlar düşmanının hatası. Ne de olsa bu başladı, ne de olsa bundan kaçınmak için elimizden gelen her şeyi yaptık, ne de olsa anlaşmayı onlar bozdu, ne de olsa bizim güneydeki halkımız için hayatı cehenneme çevirdiler, ne de olsa siperler kazdılar ve silahları sivillerin arasında sakladılar, ne de olsa sivilleri kasten hedeflemedik… Daha birçok ‘ne de olsa’ var, değil mi? Ve senin uçağından tüm bu insanları öldüren füzeler atılırken, bu füzeleri atmak senin elindeyken, onların ölümlerinin senin hatan olmadığını açıklamak için bu ‘ne de olsaları’ kullanacaksın. Düşmanın okulları, camileri, apartmanları, üniversite kampüslerini, bakanlıkları, parlamento binasını, ambulansları terörist altyapıya dönüştürdüyse bu senin suçun mu? Sonuçta sen katil değilsin –ne de olsa-. Katiller onlar.
Katiller düşmanların. Onlar seni kendi halklarını öldürmeye zorladı. Sana başka seçenek bırakmadılar. Tabii ki dünyanın en iyi hava kuvvetlerinden birindeki pilot olarak tüm bunlarda şüpheli bir durum var. Gazze semalarında tehlikede değilsin. Gazzelilerin uçakları ya da seni tehdit edecek karadan havaya füzeleri yok. F-16’nın kokpitinde tamamen güvendesin. Hedefine kilitlenmek ve ateş etmek için hep zamanın olacak, demek ki bu durum seni bir marketi, alışveriş merkezini ya da okulu bombalamanın kasti olduğu ve senin sivilleri öldürmenin komutanların tarafından tasarlandığı ve sivil halkı terörize ederek Hamas hükümetini işlevsiz hale getirmek isteyen siyasi liderlerin tarafından desteklendiği sonucuna vardırmalı. Bu, Amerika’nın 2003 yılında Irak’ta, senin ya da pilot arkadaşlarının 2006 yılında Lübnan’da yaptıkları şey. Şu anda gördüklerimizin gelecek zamanlarda Lübnan’da yapmaya niyetlendiklerinizin kopyası olduğunu varsayabilir miyiz? 2006’da yeterince ilerleyemediğiniz gerçeğine karşın bir dahaki saldırınızda daha ileri gitmeye niyetlenmeniz mi?
Cinayetlerinizi haklı göstermelisiniz, çünkü aksi halde kendi kendinizle ve diğer insanlarla birlikte yaşayamayacaktınız. Övgülerine katlanamazdınız çünkü başka kimsenin senin yaptığını yapmayacağını biliyorsun. Ama bütün bu aldatmacalar seninle yaşayacaksa ne diyeceksin, gece yarısı yatakta yatarken tavana bakarken, ne yaptığını hayal ederken ne diyeceksin, savaş suçu ile yargılandığın mahkemede ne diyeceksin? ‘Ben sadece emirlere uydum.’ Kesinlikle daha önce bir yerlerde duymana rağmen…"
http://www.palestinechronicle.com/ adresinden alınarak çevrilmiştir.
0 Responses to Aferin "cesur" İsrail havacısı!