Content feed Comments Feed

Gideon Levy: Ilımlı kalmadı!

25 Ocak 2009 Pazar

Başbakanlık yarışında önde giden üç aday da radikal. Tzipi Livni ve Ehud Barak Gazze’deki savaşa gitti ve bu nedenle ellerinden geldiği kadar radikaller. Benjamin Netanyahu ise sadece söylemde daha radikal.

Bu seçim kampanyasında yoldan çıkmaya ve Livni’yi de Barak’ı da “radikal” Netanyahu’nun aksine ılımlı olarak saymaya neden olmamalıyız. Bu bir kandırmacadır. Merkez ve solda yer alan partiler, Kadima ve İşçi Partisi iki yıl içerisinde iki korkunç savaşa neden oldular. Netanyahu da şimdiye kadar bir kez savaşa girdi. Doğru, Netanyahu diğer ikisine göre daha radikal konuşuyor, ancak “ılımlılar” radikal, saldırgan tutumlar takınırken şu ana dek bu sadece kelimelerde oldu.

Kadima’nın seçim duyurusu “Bibi (Netanyahu), inanılmaz ve korkunç biçimde sağcı” diye iddia ediyor. Öyle mi? Livni ve Barak tastamam aynı. Gazze’deki savaşa bulaşmış hiçbir insan şu anda barıştan bahsedemez. Filistinlilere acımasız bir darbe vuran bu kişilerin, onların arasına sadece daha çok nefret ve korku tohumu ekenlerin, bu insanlarla barış yapmak niyetleri yoktur. Sivil halkın üzerine beyaz fosfor bombası atılmasından ve binlerce evin yok edilmesinden sorumlu olanlar önümüzdeki günlerde iki ülkenin yan yana barış içinde yaşaması hakkında konuşamazlar.

İşgalin sona erdirilmesine dair şimdiye kadar bu görevdeki biri tarafından yapılmış en cesur açıklamaları yapan Ehud Olmert, insafsız saldırı sırasında bunları kendi kendine boş klişelerin alaycı gevezeliğine döndürdü. Barışı istediğine şimdi kim inanacak? Ve Barak ya da Livni’ye kim inanacak?

Bu savaş bize “farklı politikalar” sözünü veren kadının, Livni’nin maskesini düşürdü. Livni, Dışişleri Bakanı olarak İsrail’in aydınlık yüzünü göstermekle yükümlüydü, kibirli, şiddetli ve vahşi yüzünü sunmayı tercih etti. Savaş süresince İsrail’in “vahşice” hareket etmesiyle övündü, Hamas’ı cezalandırmakla tehdit etti ve ateşkesin “İsrail ne zaman isterse” o zaman yürürlüğe gireceğini açıkladı. İlgilendiği kadarıyla, orada dünya yok, ABD ve Avrupa yok, BM Güvenlik Konseyi yok, kan kaybeden ve yenilen bir diğer taraf yok, sadece İsrail karar verir. Şimdiye kadar hiçbir Dışişleri Bakanı böyle konuşmamıştı. Erkeksi, militarist, hatta maço sayılması için yaptığı acınası denemelerde, gece 3’te telefon çaldığında ne diyeceğini bilen birinin duruşuyla, Livni kelimeleri ve davranışlarının çevresindeki radikal militarist erkekler tarafından benimsenenlerden hiçbir farkı olmayan başarısız bir Dışişleri bakanı olarak meydana çıktı. Bir savaşa girmeye hevesli olan ve beraberindeki cinayetleri göze alan Kadima’ya oy veren her kimse sağa oy vermiş olacak.

İşçi Partisi’ne oy vermek de savaşa ve onun iğrençliklerine oy vermektir. Bu savaşın mareşali, Ehud Barak, kendisini her zaman bir arada yaşamak, siyasi düzenlemeler yapmak ve diplomasi hakkında konuşmaya dair ahlâki haktan mahrum bırakmıştır. Eğer gerçekten bunlara inansaydı, savaşa girmeden önce onlara bir şans vermiş olacaktı, sonrasında değil. Orduyu savaşa Barak soktu ve bunun faturasını İsrail’deki Arap partilerinin yasadışı etme konusunda en radikal, aşırı sağcı partilere katılan “solcu” partisiyle birlikte Barak ödemeli.

Avigdor Lieberman, Netanyahu, Livni ve Barak’ın hepsi bir, hepsi demokratik olmayan bir karara destek oyu verdi. Ve Lieberman vasıtasıyla alarma geçmediler, o da sadece konuşuyor. Ama o en azından barak yaylım ateşini ve yalanlarını harcarken çok dürüst davrandı.

Diyelim ki, bu sahtekârlar hâlâ dünya liderlerinin desteğinden faydalanıyorlar, ama dünya çevresindeki birçok insan için onlar savaş tüccarı ve savaş suçu zanlısı haline geldiler. Diplomatik dokunulmazlıkları onları koruyacak, ama bu liderlerin kanlı elleriyle bizi temsil etmelerini kim ister?

Adaylar arasında hiçbir ideolojik farklılık olmaması daha az acı veren bir gerçek değil. Barak ve Livni’nin kuvvetlenmelerine ve onları birbirlerinden hangi kahrolası şeyin ayırdığını açıklamalarına izin verelim. Kimin savaştan nemalanabileceğine dair tartışmadan ayrı olarak, hangi ideolojik görüşlere göre davranıyorlar?

Onların karşı cephesinde Netanyahu var. O ne teklif etmeli? “Ekonomik barış”. Onun endişe ettiğine göre yeterli olmayan bu savaş sonrasında, onun doktrini her zamankinden bile saçma geliyor.

Seçime, birbirinden zorlukla ayırt edilebilen üç partinin lideriyle böyle giriyoruz.

Her zaman söylerdik, “Arap dünyasında ılımlılar yok”. Şimdi biz de buna sahip olmayanlardanız. Oylayacağınız gibi oylayın, ama kendinizi kandırmayın. Kadima’ya, İşçi Partisi’ne ve Likud’a atılan her oy, son savaşın onaylanması ve bir dahaki savaşa verilen bir oydur.


Gideon Levy'nin http://www.haaretz.com/hasen/spages/1058462.html adresinde yayımlanan köşe yazısından çevrilmiştir.

0 Responses to Gideon Levy: Ilımlı kalmadı!

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi