Content feed Comments Feed

Slumdog Millionaire ve sekiz Oscar

4 Mart 2009 Çarşamba

(Bunu siz hak ettiniz. Hindistan’ı son 60 yılda büyük bir kenar mahalleye çevirerek filmi olası hale getirdiniz.)



Genellikle, Hindistan filmleri kahraman odaklıdır. Kahraman, toplum düşmanlarını tek başına ortadan kaldırmak için süper güçlere sahip biri olarak resmedilir. Yüzlerce kötü adamla tek başına, silahsız dövüşür ve hepsini darmadağın eder. Kahramanı, yoksul insanları toplumdaki tüm kötülüklerden kurtaran bir kurtarıcı olarak tasvir etmek filmlerimizin ortak özelliğidir. Slumdog Millionaire, bu popüler görüşe gerçekten karşıt. Film, Dharavi’deki kenar mahalle sakinlerinin suçlular, polisler, kiralık katiller ve benzerleri tarafından nasıl tarifsiz acılarla yüz yüze bırakıldığını resmediyor. Dolaylı olarak, Mumbai saldırılarından sonra masum insanların çeteciler tarafından tren istasyonunda nasıl saldırıya uğradığını, Malegaon’da Hindu şovenistlerin oluşturduğu bir grup tarafından yapılan bombalı saldırıda patlayan bombaların Müslümanlara nasıl tarifsiz ıstıraplar yaşattığını, bahtsız, işsiz Kuzey Hindistanlı yoksulların ve Bihari gençlerinin Maharashtra’da bölgenin gelişimi adına mücadele eden daha önce yoksul Tamillere karşı saldırılar düzenleyen bölgesel, mahalli bir grup olan Şivşaniklerin saldırılarıyla nasıl karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor.

Film, Mumbai’nin ünlü kenar mahallesi Dharavi’de çekilmiş. Bir ezilenin sefalet isyanlarının, dilenci birliklerinin, suçluların ve düzenbazların arasından, ün ve büyük ikramiyeye doğru yolculuğuyla ilgili. Bunların hepsi soru biçimlerine ve ödül kazandıran programa zekice dokunmuş. Sinematik senaryo, sinematografi, partisyon, ses ve sürükleyicilik performansı açılarından gerçekten klasik.

Öyleyse sorun ne? Parıldayan Hindistan, gerçekliği hazmedemez. Hiçbir zaman gerçek meselelerle hesaplaşmayan, sadece akıl veren fildişi kule entelijansiyası dehşete düşmüş durumda. Hintli aktör Amitabh Bachchan’ın idari rehberi Arindam Choudhary, gerçeklik farklıymış gibi “yoksulluk pornografisinin” pazarlanmasından, “Hindistan’ın olumsuz bir ışıkla resmedilmesinden” yakınıyor. Bu eleştirilerin sebepleri şüpheli ve sınıf bilincince tahrik edilmiş. Filmin, Allah Rakkha Rahman, Resul Pookutty gibi Müslümanların katkısıyla üretilmesi Hindistan’ın çoğunluğunu muhtemelen çileden çıkarıyor.

Anil Kapoor’un parlak Hindistanlıların alter egosunu (öz benlik) oynaması, ilelebet gerçek sorunlara ilgisizlikleriyle ve halk kitlelerini küçümsemeleriyle ünlü olan seçkinlerin ortak bilincini rahatsız etmiş olabilir.

Ve Hindistan’ın kötü bir ışıkla resmedilmesine dair tartışmayı duymak, Avrupa’nın buhranının acılarını anlatan “Bisiklet Hırsızları”, “Umberto D” gibi başyapıtlar yapan en büyük sinema ustalarından biri olan Vittorio De Sica’yı anımsattı. Oliver Stone’un JFK ve Enemy of the State (Devlet Düşmanı) filmleri, Amerikan politik birliğinin entrikasını, kurnazlığını ve vahşiliğini parçalamıştı. Charlie Chaplin’in “Great Dictator” filmi Adolf Hitler’i hicveder ve bu filmlerin neredeyse hepsi sınıf baskısını ve Batı’nın çelişkilerini ortaya çıkarır. Bu nedenle ülkemizin olumsuz tasvirine dair tartışma tamamen sahtekârlık.


Hindistan Komünist Partisi’nin (Marksist) yayın organı People’s Democracy’nin http://pd.cpim.org/2009/0301_pd/03012009_17.htm adresinde yayımlanan yazıdan çevrilmiştir.

1 Response to Slumdog Millionaire ve sekiz Oscar

  1. Cok tesekurler ceviri icin. Hem kaynagi hem icerigiyle onemli.

     

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi