Silvia Federici, Monthly Review dergisinin Eylül 1969 sayısında yayımlanan ve 2019 Eylül ayında metnin kaleme alınmasının 50. yılı vesilesiyle tekrar yayımlanan Margaret Benston’ın “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği” makalesine dair bir değerlendirme kaleme aldı. Derginin aynı sayısında yayımlanan değerlendirmenin çevirisine aşağıda ulaşabilir, Benston’ın yazıya konu makalesinin Türkçesini ise buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Monthly Review’in Eylül 1969 sayısında yayımlanan Margaret Benston’ın “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği” makalesi, birçok bakımdan fevkalade bir metindir. Bunun birinci nedeni yazarın kimliği ve üretiminin toplumsal bağlamıdır. Bir kimya ve bilgisayar bilimleri profesörü olmasının yanı sıra bu alanlarda üretken bir yazar olarak Benston’ın radikal söyleme katkıda bulunan olması pek ihtimal dâhilinde değildi. Ustaca kimya öğretebilmesi, kızılötesi spektroskopi ya da “yeni kuvvet teoremi”ni ele alabilmesi ve bunlara ek olarak feminist teori yazması, sadece onun olağanüstü çok yönlülüğünü göstermez, bunun yanında zamanın devrimci karakterini ve bunun Kuzey Amerika’daki akademi dünyası üzerindeki etkisini de gösterir. (1)
“Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği”, kadınların kurtuluşu siyasetini antikapitalist çerçeveye oturtan ve ev içi emeği, kadınların kapitalist üretim ile yapısal ilişkilerinin ve toplumda ikincil konumda olmalarının maddi temeli olarak tanımlayan ilk girişimlerden biri olmasıyla da olağanüstüdür. Bununla birlikte Benston’ın işi çoğu kez indirgemeci ve çelişkiliydi; ortaya attığı sorular, -yeniden üretim işinin/üretken işin doğasına, kadınların kapitalist toplumda maruz kaldıkları belirli baskı biçimlerine ne ölçüde katkıda bulunduğuna, bunun yeniden nasıl düzenlenmesi gerektiğine vb. dair- feminist tartışma bakımından bir yön değiştirmeye katkıda bulundu ve yazdığı dönemden bugüne bu işin örgütlenmesinde gerçekleşen değişimlere karşın bugünün feminist siyasetinde hâlâ önemlidir. Bu nedenle, Benston’ın işinin tefsirinden ve ona yönelik hürmetten daha çok “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği”nin feminist teoriye katkısının yeniden düşünülmesi, yeni feminist hareketlerin ABD de dâhil olmak üzere küresel ölçekte tekrar yükseldiği bir zamanda yani bugün ondan çıkardığımız derslerin bir yansıması olmalıdır.
Sıklıkla gözlemlendiği şekliyle, “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği”nin yayımlanmasından önce feminist söylem, –Juliet Mitchell’in “Kadınlar: En Uzun Devrim” kitabı haricinde- ailevi ilişkiler, cinsel ilişkiler, toplumsal cinsiyet ilişkileri ve bilinçlendirme gruplarınca yaratılan deneyimsel bilgide ifadesini bulduğu haliyle patriyarkal düzenin kökenlerine ve işleyişlerine odaklanmıştır. (2) Feminizmin başlangıç evresindeki gücü tam da, geleneksel olarak hem sağ hem de sol entelektüellerce yok sayılan ve genellikle geleneksel (ücretli) işin alanına yabancı olarak görülen üreme ve cinsellik gibi ilişkiler alanını siyasallaştırmasında yatıyordu. Dahası, erkek egemenliğine yönelik feminist eleştiriler anti-sistemik bir perspektif dâhilinde hareket ettiği ölçüde, feminist hareket için ilk dayanak noktası, hem zamanın anti-otoriter duyarlılığı hem de siyasi partilerin ve hiyerarşik ilişkilerin feminist şüphesine uygun olan anarşizmdi. 1960’larla birlikte, Kuzey Amerika’daki Marksist düşünce, Joseph McCarthy’nin terör kampanyasıyla ve zamanın isyancı hareketlerinin ihtiyaçlarına açık biçimde ayak uyduramayan bürokratik Komünist Parti’nin (CPUSA) politikalarıyla boğularak cazibesinin büyük kısmını kaybetmişti. 1940’larda ABD’de, yeni sesler –California’da sanayi iş gücüne katılan genç kadın işçilerden gelen- CPUSA’i feminist doğrultuya yönlendirmeyi denemişti. Parti üyesi olan Mary Inman’ın çığır açan çalışması “Kadınların Savunması”, fabrikayı kapitalist üretimin biricik mekânı olarak gören ortodoks sosyalist bakışa karşı çıkarak işçilerin eşlerinin çelik, otomobil ve petrol üretim tesislerindeki üretim sürecinin kocaları kadar büyük parçaları olduğunu savunuyordu. (3) Fakat bu görüş, parti tarafından Inman’ı partiden ayrılmaya mecbur bırakacak katılık ile reddedilmişti. (4)
Bu çerçeveden bakıldığında, Benston’ın müdahalesi hem bir geçmişe dönüş ve hem de aynı zamanda Peter Custers tarafından tanımlandığı gibi bir “dönüm noktası” değilse de kesinlikle bir dönüş olarak görünüyor. (5) Diğer yandan, evde yapılan çalışmanın prekapitalist, piyasa öncesi karakterine ilişkin klasik Marksist-Leninist görüşü, Ernest Mandel’den alarak tekrar etmiştir. (6) Öte yandan, kapitalist sistemin istikrarı ve devamlılığı bu çalışmanın öneminde öylesine ısrar etmiştir ki, Ev İşi Ücretleri Kampanyası’nda teorisyenler tarafından ortaya atılan bazı tezleri öngörmekle kalmamış, sık sık belirgin çelişkilere de düşmüştür. (7)
Ev işini; piyasa öncesi, prekapitalist, sadece kullanım değeri üreten, muhtemelen işçilerin ailelerinin ve çevrelerinin özel çıkarları için bir faaliyet şeklindeki ilk tanımlaması, aslında makalede sonradan dillendirilen ifadelerle karşıttır. Meali şu ki; bu, ücretli çalışanları da disipline eden, sermayeye bağımlı tutan ve işlerine bağlayan, marjinal olmayan, toplumsal açıdan gerekli ve kârlı (kapitalistler için) bir çalışma biçimidir. (8)
“Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği”nin hiçbir yerinde Benston, kadınların evde ürettiklerinin hızlı tüketim ürünleri değil emek gücü olduğunu –yani, ev işinin iş gücünün yeniden üretiminde merkezi bir unsur olduğunu ve bu bakımdan kapitalist üretimin temel şartı olduğunu- iddia etmez. Tarihi boyunca bütün toplumsal ilişkilerde devrim yaratan kapitalizmin, artık emeğini özütlemediği bir durumda milyarlarca saatlik kapitalist olmayan işe neden izin vereceği sorusunu da sormuyor. Lise Vogel ve Peggy Morton’ın işaret ettiği gibi, Benston, kadınların “ekstra ev içi işini” de (metnin İngilizce orijinalinde ‘extradomestic work’ ile işaret edilen, çalışan kadının buna ek olarak ev içi/ücretsiz emeği ile yaptığı iştir; ç.n.) eksik değerlendirmiştir ki buna, kapitalizmin, mevcut gelişim aşamasında da yaptığı gibi ücretli iş gücü kompozisyonunu sürekli olarak kökten değiştirebilme kapasitesini de ekleyeceğim. (9)
Bu muhtemelen, (Morton’ın gözlemlediği üzere) Benston’ın “bir kadın hareketinin temel alabileceği stratejiye ve savunduğu değişimin -ev içi emeğin kamusallaştırılması, endüstrileşmesi ve üretimin kamusal bir biçimi olarak örgütlenmesi- gerçekleştirilebileceğine dair herhangi bir dayanak sunmadığı gibi hatalı görüşler nedeniyledir. (10) Ancak onun feminist siyasete sonsuz katkısı, ev içi iş sorununu feminist teorinin merkezine yerleştirmiş olmasıdır; özellikle de hareketin enerjisinin giderek artan bir biçimde erkeklerle eşitlik ve çalışma hakkı denilen şeyi elde etmeye yöneltildiği bir zamanda.
“Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği”, ev işi sorununu metodolojik olarak ele almıştır fakat politik olarak çözmemiştir. Bu aynı zamanda, makalenin yol açtığı ve sonunda zamanın toplumsal mücadeleleri ile çok az ilgili bir steril akademik çalışmaya dönüşen kapitalizmde ev işinin niteliği ve yeri tartışmasının da kaderiydi.
Akademik feministler üretken ve üretken olmayan emek sorununu tartışırken, refah içinde bir anneler hareketi Birleşik Devletler sokaklarında federal anneleri, özellikle de siyah anneleri toplumun parazitleri olarak betimleyen korkunç kurumsal saldırıya karşı mücadele veriyorlardı. (11) Siyah kadınlar tarafından öncülük edilen bir harekette ziyadesiyle ırksallaştırılmış bir mücadelenin, annelerin, çocuk büyütmenin toplumsal olarak gerekli ve her annenin bir emekçi kadın olduğu iddialarını destekleyen bir feminist seferberlik tarafından karşı gelinmiş olsa da, engellenip engellenemeyeceği bir yorum meselesidir. (12) Bir feminist hareket, hem yaşamımızın hem de iş gücünün yeniden üretimi anlamında yeniden üretim işinin/üretken işin önemini daha çok anlarsa ve dolayısı ile sermayenin buna bağımlı olma zaafından faydalanabilirse, toplumsal yeniden üretime yönelik, sonuçları topluluklarımız için yıkıcı olan neoliberal yatırım eksikliğiyle mücadelede başarılı olmuş olabilir miydi daha fazla merak edebiliriz.
Bular, birkaç istisna dışında feministlerin seçmediği yollardır. (13) Benston da, ev işini, kadınların kapitalizmle tanımlayıcı ilişkisi ve o sebeple feminist mücadelenin başlıca alanı olarak betimlerken, onları pasif, muhafazakâr ve değişimden korkan bireyler olarak tanımladığından ev işçilerinin işleri etrafında örgütlenebileceğine inanmıyordu. (14)
Bununla birlikte, kadınların ücretli emeğe dâhil edilmelerini, onların özgürleşmelerinin yeterli koşulu olarak görmemesiyle övgüyü hak ediyordu. Son 40 yılda küresel ekonominin yeniden yapılandırılmasını ve yeniden üretim işinin/üretken işin küresel bölünmesini takiben meydana gelen gelişmeler, onun görüşünü tamamen desteklemiştir. Kadınların ücretli emeğe büyük çaplı girişi, çoğunluğa feministlerin umduğu ekonomik özerkliği ve toplumsal yetkiyi getirmiştir. Sadeleştirilemeyen günlük ev işi yükünün sorumluluğu altında olan ve yan ödemeleri, ücretli izinleri olmayan emek-yoğun, düşük ücretli, çoğunlukla evde yapılan işlerin uzantısı olan (hemşirelik ya da 12. sınıftan itibaren anaokulu öğretmenliği gibi) işlerde istihdam olan kadınların çoğu günümüzde üremelerine vakfedilen iş önemli oranda azaldığından, toplumları gibi derin bir yaşam bunalımı deneyimlemektedir.
Benston bu gelişmeleri öngörmüştür, fakat refah annelerinin yapmaya çalıştığı gibi ev işinin koşullarını kökten değiştirecek ve onun ‘gerçek iş’ olarak kabullenilmesini zorlayacak toplumsal özneleri görmedeki yetersizliği, onu, kavrayışlarını eylem için bir programa dönüştürmekten alıkoymuştur.
Bu, önem vermemiz gereken bir derstir; özellikle de ev işlerinin verimsizliğini göstermek için çabalayan yeni toplumsal yeniden üretim teorileri geliştirildiğinden öyledir.
Gerçek şu ki, pek çok tartışmanın ardından ev işinin verimliliğinin sorgulanması ortaya önemli sorular atan bir problem olmaya devam ediyor. Bu tartışmanın Marksistler için önemi, bu makalenin gayesinin dışında kalsa da araştırılması gereken bir şeydir. Yalnız şu kadarını söyleyeyim ki, bu açıkça Marx’ın üretken iş - küreselleşen ekonomi bağlamında her geçen gün daha anlamsız hale gelen- tanımının teknik ayrıntılarıyla ilgisi olmayan politik düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte bir şeyden emin olabiliriz. Ev içi işin toplumsal olarak verimli olduğunu inkâr etmek –yani bu işi yapanların kapitalist servet üretimine katkıda bulunduğunu inkâr etmek-, ancak bu işçilerin işleriyle ürettikleri serveti geri kazanma –herhangi bir şekilde- mücadelelerini zayıflatabilir. (15)
(1) Benston, bir kimya ve bilgisayar bilimleri profesörü ve bilim insanı olmasının yanında aynı zamanda sendika yöneticisiydi. 1970’lerin ortalarında Simon Fraser Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü başkanı oldu ve aynı zamanda bir müzik grubunun da kurucusuydu.
(2) Juliet Mitchell; “Women: The Longest Revolution” (Türkçeye “Kadınlar: En Uzun Devrim” ismiyle çevrilerek yayımlanmıştır; ç.n.), New Left Review 40 (1966)
(3) Mary Inman, In Woman’s Defense (Los Angeles: Committee to Organize the Advancement of Women, 1940).
(4) bkz. Kate Weigand, Red Feminism: American Communism and the Making of Women’s Liberation (Baltimore: John Hopkins University Press, 2001). Bununla birlikte Weigand, teorisinin önemi hususunda çok uzlaşmaz ve değişiklik önerilerine karşı çok direngen olmasından dolayı partiden ihraç edilmesinin sorumluluğunu Inman’ın kendisine yüklüyor.
(5) Peter Custers, Capital Accumulation and Women’s Labor in Asian Economies (1972; repr., New York: Monthly Review Press, 2012), 81.
(6) bkz. özellikle Ernest Mandel’in An Introduction to Marxist Economic Theory (Türkçeye, “Marksist Ekonomi Kuramına Giriş” ismiyle çevrilerek yayımlanmıştır; ç.n.), (New York: Merit, 1967), kitabından Benston’ın makalesinin ilk sayfalarında geniş biçimde alıntı yapılmıştır. Bryan D. Palmer, Benston’ın feminizm ve Marksizm’e teorik ilgisini oluşturduğu politik bağlamı belgelerken, 1966 yılında Simon Fraser Üniversitesi’nde verdiği bir ders vesilesiyle Mandel ile tanıştığını belirtir. Bryan D. Palmer, “New Left Liberations: The Poetics, Praxis and Politics of Youth Radicalism,” in The Sixties in Canada: A Turbulent and Creative Decade, ed. M. Athena Palaeologu (Montreal: Black Rose, 2009).
(7) Mariarosa Dalla Costa, Selma James ve diğer teorisyenlerin Ev İşi Ücretleri Kampanyası’na dair çalışmasına atıfta bulundum.
(8) Benston şöyle yazar: “Çocuk bakımını da içeren ev içi emek, büyük miktarda toplumsal olarak gerekli üretimi oluşturur. Bununla birlikte, meta üretimine dayanan bir toplumda bu, ticaret ve piyasa alanı dışında olduğundan çoğunlukla “gerçek iş” olarak görülmez.” Ve devam eder: “…kadınlar tarafından ifa edilen ücretsiz emeğin miktarı çok büyüktür ve üretim araçlarının sahipleri için çok faydalıdır. İşi karşılığında kadına ödeme yapmak, asgari ücret tarifelerinden bile olsa, servetin/zenginliğin büyük çapta yeniden dağıtımını ifade eder.” Margaret Benston, “The Political Economy of Women’s Liberation,” Monthly Review 21, no. 4 (September 1969), 15, 23.
(9) Lise Vogel, “Marxism and Feminism: Unhappy Marriage, Trial Separation or Something Else? ” in Women and Revolution: A Discussion of the Unhappy Marriage of Marxism and Feminism, ed. Lydia Sargent (Cambridge, MA: South End, 1981), 202; Peggy Morton, “A Woman’s Work Is Never Done,” in The Politics of Housework, ed. Ellen Malos (Cheltenham, UK: New Clarion, 1995), 116. Morton aynı zamanda, Benston’ın “ekonomik bir kuruluş olarak ailenin değişen doğasını anlama doğrultusunda bir çerçeve sunmayan” analizinin “durağan” karakterini de eleştirir. Morton, “A Woman’s Work Is Never Done,” 116. Aslında, 19. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere ve Birleşik Devletler’deki işçi sınıfı ailesinin yeniden yapılandırılmasını analiz etmişse de, ev işinin prekapitalist karakterine dair varsayımının sürdürülemez olduğunu fark edebilirdi.
(10) Morton, “A Woman’s Work Is Never Done,” 115.
(11) Bakmakla Yükümlü Olunan Çocuk Sahibi Ailelere Yardım isimli federal destek programını kullanan kadınlara yönelik saldırılara ilişkin bkz. Dorothy Roberts, Killing the Black Body (1997; repr., New York: Penguin, 2017); Ellen Reese, Backlash Against Welfare Mothers (Berkeley: University of California Press, 2005), 70–106.
(12) Refah annelerinin şahitliklerine dair bkz. Milwaukee County Welfare Rights Organization, Welfare Mothers Speak Out (New York: W. W. Norton, 1972).
(13) Burada özellikle, 1972 yılında başlatılan ve benim de katıldığım Ev İşi Ücretleri İçin Uluslararası Kampanya’ya atıfta bulunuyorum. Refaha dair tutumumuz ve refah mücadelesine desteğimize dair bkz. editörler Silvia Federici and Arlen Austin, The New York Wages for Housework Committee: History, Theory, Documents, 1972–1977 (Brooklyn: Autonomedia, 2018).
(14) Benston, “The Political Economy of Women’s Liberation,” 20.
(15) Daha fazla okuma için bkz. ed., Edith Hoshino Altbach, From Feminism to Liberation (Cambridge, MA: Schenkman, 1980); Mariarosa Dalla Costa and Selma James, The Power of Women and the Subversion of the Community (1972; repr., Bristol: Falling Wall, 1975); Ed., Camille Barbagallo, Women and the Subversion of the Community: A Mariarosa Dalla Costa Reader (Oakland: PM, 2019); Margaret Benston, “Feminism and the Critique of the Scientific Method,” in Feminism in Canada, ed. Geraldine Finn and Angela Miles (Montreal: Black Rose, 1982); Silvia Federici, “Counterplanning from the Kitchen,” in Revolution at Point Zero (Oakland: PM, 2012), 28–40; Roberta Salper (1980) “The Development of the American Women’s Liberation Movement, 1967–1971,” in From Feminism to Liberation, 71–89; Betsy Warrior, “Housework: Slavery or Labor of Love,” in Radical Feminism, ed. Anne Koedt, Ellen Levine, and Anita Rapone (New York: Quadrangle, 1973), 208–12.
https://monthlyreview.org/2019/09/01/on-margaret-benston/ adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.
Çeviri: Gerçeğin Günlüğü
Gerçeğin Günlüğü'nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya tıklayınız
0 Responses to Silvia Federici: Margaret Benston’ın “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği” makalesine dair