Content feed Comments Feed

salon.com’dan Chauncey Devega, yazar-tarihçi-kent kuramcısı Mike Davis ile koronavirüs salgınının ABD ve dünyada ortaya çıkardığı sonuçlar ve devamındaki olasılıklara ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdi. Mike Davis söyleşide, salgın sürecinde önde gelen zenginlerin daha çok zenginleştiğine ve geri kalan tüm kesimleri büyük bir çöküşün beklediğine işaret ederken, salgın sonrasında otoriter rejimlerin baş gösterme ve güçlenme olasılığına dikkat çekerek bunlara karşı mücadelenin izleklerine dair ipuçları sunuyor.


- Yazdıklarınızda ve söyleşilerinizde, neoliberalizmi, özet olarak çete kapitalizmi üzerinden açıklamak için “süper kapitalizm” şeklindeki güçlü tabiri kullanıyorsunuz. “Süper kapitalizm” ve onunla bağlantılı güçler, Amerika’da insanların yaşamını günlük temelde nasıl olumsuz etkiliyor?

Bu ülkede, insanlar bir akşam yataklarına gidip sabah uyanmışlar ve dışarıda bir anda Büyük Depresyon ve 1933 yılı yaşanıyormuş gibi oldu. Bu sadece ani şok bakımından değil, aynı zamanda orta ve uzun vadeli sonuçları bakımından da doğru.

Şu anda çocuklu ailelerin neredeyse üçte biri, ihtiyaç duydukları gıdayı satın almak için yetersiz bir gelire sahip. Sisteme kayıtlı resmi işsizlerin sayısı da, tamamen işsiz olanların sayısı da –bir nedenle öyle nitelendirilmeyen ya da henüz kaydedilmeyen- dâhil edilirse Amerikan iş gücünün üçte biri kadarı işini kaybetmiş olacaktır. İnsanlar evlerini de kaybediyorlar.

Maalesef bu sadece başlangıç. Dünya Sağlık Örgütü, koronavirüsün resmen küresel salgın olduğunu duyurdu. Sermaye basını ve geleneksel ekonomi basını, bir resesyon olup olmayacağını değil, bunun ne zaman ortaya çıkacağını ve ne kadar kötü olacağını tartışıyor. ABD ekonomisi 2008 Büyük Resesyonu sonrasında gerçekten toparlanmış durumda değil.

Koronavirüs, sadece bu ülkenin ekonomisinde değil, kesinlikle dünyanın her yerinde hâlihazırda mevcut olan bir dizi çelişkiyi patlattı. Küresel salgın, bu sıkıntıları daha kötü hale getirdi. Beni en çok endişelendiren şeylerden biri, bu ülkeyi ve bir bütün olarak dünyayı, içine girmiş olduğu ekonomik bunalımdan çekecek bir lokomotif görmüyor olmam.

Mancınıkla yeni bir tarihsel çağa fırlatıldık. Esas itibarıyla tüm epidemiyologlar, koronavirüsün, bir dizi küresel salgının sadece ilki olduğuna inanıyorlar. Bütün cephelerde güçlerin yakınsamasına şahit olacağız –küresel gıda krizi de dâhil-. Bu, tünelin sonunda ışığın olduğu bir an değil.

- Koronavirüs pandemisi ve Amerika’da sebep olduğu ekonomik yıkım, kapitalizm için bir çeşit “kriz” olarak tanımlanmış durumda. Fakat kapitalizm uzun süredir bir tür “kriz”in içinde tanımlansa da uyum sağlıyor ve varlığını sürdürüyor. Ölüm ilanı için erken değil mi?

Kapitalizm, ekonomik krizle, hatta daha ciddi olarak savaş vasıtasıyla değişir.

Ve tabii ki, 2008’den beri geniş biçimde tartışıldığı gibi, ekonominin serbest yatırım fonları ve özel sermaye ile finansallaşması bu ülkeden iş ihraç edilmesine ivme kazandırdı. Amerikan ekonomisi de dev şirketler tarafından değil, DeVos ailesi gibi küçük milyarderler, petrol milyarderleri ve bu tip başkaları vasıtasıyla yönetiliyor. Bu tür bir tahrip edici ekonomi politikası dünyayı da etkiliyor.

Kapitalizm sürekli olarak değişir. Ancak en önemli analizde, kapitalizmin insanın varlığını sürdürmesini başlıca dört açıdan tehdit ettiğini bilmeliyiz.

Hepsinden önce, gıda ya da su güvenliği açısından insanlığın varlığını sürdürmesini garanti etmiyor ve edebileceğine de inanmıyorum. Uzun bir süredir standart tahmin, dünya tahıl üretiminin 2040-2050 yıllarında dünya nüfusunun ihtiyacını karşılayacak şekilde yüzde 50 oranında artacağı şeklindeydi. Bu gerçekleşmiyor. İkinci açı tabii ki küresel ısınma. Ve iklim değişimiyle mücadele etmek için iki durum var. Birincisi, ekonomilerimizi olabildiğince hızlı karbondan arındırdığımız azaltmadır. Fakat diğeri, yüz milyonlarca insanın okyanuslardan uzaklaşması hareketini gerektiren adaptasyondur.

Kapitalizm artık bizi yeterince sömürmüyor, bu da yeterince iş yaratmaması anlamına geliyor. Kapitalizm insanlar için gelir veya anlamlı toplumsal roller sağlamıyor.

Ve son olarak, daha fazla değilse de 15 yıldan bu yana gerçekleşen bir devrim mevcut. Sadece belirli hastalıklara dair araştırma anlamında değil, atomik düzeye kadar biyolojik düzenleme yapabilen yeni biyolojik teknolojilerin gelişmesi anlamında da. Yeni aşı üretimi biçimleri, yeni nesil dizilim. Biyoteknolojide bir devrim oldu. Ancak an itibarıyla bunu, tüm Amerikalılar ve bu gezegende yaşayan bütün insanlar için kamusal sağlığa dönüştürme kudretinden yoksunuz. Şu anda var olan haliyle kapitalizmle 30 yıl kadar daha devam edersek, birkaç milyar insanın yaşamı risk altındadır. En temel biçimde, nihayetinde birçoğunun (hastaların) önceliği şimdiden günümüz kapitalizmi tarafından belirlenmiş durumda.

- Trump, onun Cumhuriyetçi destekçileri, plütokratlar ve diğer çete kapitalistleri ile onların propagandacılarının; insanların, yaşamlarını “ekonomi” için feda etmeye hazır olmaları gerektiği şeklindeki söylemlerini nasıl anlamlandırıyorsunuz?

Bütün bir Nazi sözcüğündeki en fena ifade, “yaşamların yaşamaya değmediği” anlamına gelen Alman tabiriydi. Bu, zihinsel ve fiziksel engelli insanların kitlesel biçimde katledilmeleri sırasında başvurulan resmi ifadeydi. Bu, bunayan insanların katledilmesini ve yaşlıların Naziler tarafından hastanelerde binler halinde öldürülmelerini de içeriyordu. Neredeyse aynı insanlık dışı etik ve ilkeler bugün de kabul edilebilir durumda. Ve bu sadece ABD’de değil, Büyük Britanya’da da böyle.

Trump’ın, Cumhuriyetçi liderlerin ve diğerlerinin ekonomi, yaşlılar ve diğer savunmasız insanları koronavirüse kurban etmeye dair dili, özünde Nazi ahlâkı, Nazi öjenik ve sosyal Darwinizm biçimidir.

Bu sadece kârın insanlardan önce gelmesi değildir, aynı zamanda şu anda insanların kâra feda edilmesi gerektiğidir.

Sıradan insanlar, bir yandan yaşlı aile üyelerinin ya da engelli insanların sağlıkları ve hayatta kalmaları, diğer yandan bütünlüklü kişisel ekonomik çöküşlerini önlemeye çalışmaları arasında korkunç bir seçim yapmalarının istendiği durumlara sokulmaktalar.

Sıradan insanlar, evlerini ve tasarruf hesaplarını kaybetme ile salgında sağ kalma arasında seçim yapmaya zorlanıyorlar.

Amerikan toplumu şu anda başka bir virüsle kuşatılmış durumda. Ve bu virüs, hepsi de hedeflerini azami hale getirmek için diğer insanları kurban etmeye hazır olan elitlerce imkânsız tercihler yapmaya zorlanma virüsü. Birçok şehirde ölenlerin yüzde 60’ının Afro-Amerikanlar olduğunu öğrendiklerinde, bu durumun aynı elitlere, insanlardan kişisel koruyucu ekipman olmaksızın ya da aile üyelerine yönelik riski göz önünde bulundurmaksızın işlerine geri dönmelerini talep etmeleri hususunda daha fazla memnuniyet verdiğine eminim.

- Amerikan halkı, hayatlarının finansallaştırılması ve bunun yol açtığı felaketini bir şekilde normal kabul etme doğrultusunda nasıl toplumsallaştı?

21. yüzyılın ilk on yılları, daha çok, bir çeşit “Dickensian”* mantığa dönüşle 19. yüzyıl ortaları gibi görünüyor. 1840 ya da 1850’lerden, bu durumu hak etmeyen yoksulların seslerini dinliyormuşum gibi hissediyorum.

İnsanlar, yaşamlarını etkileyen güçler üzerinde kontrollerinin olmadığı hissindeler. Örneğin ekonominin finansallaştırılması ve sosyal dünya. Buna mı oy verdiniz? Buna mı oy verdim? Bu sorunları anlamıyoruz. Bir halk olarak biz, bu politikaların arkasında gerçekten kimin olduğunu bilmiyoruz.

Şu anda evrensel sağlık hakkından daha acil ne olabilir? Milyonlarca insan işini kaybediyor ve bu olduğunda sağlık haklarını da kaybediyorlar.

Koronavirüs nedeniyle acil servislere neredeyse sınırsız gereksinimin olduğu bir zamanda ABD’de özel hastanelerin ve kliniklerin çöküşüne şahit oluyoruz. Amerikan sağlık endüstrisinin yarısı, serbest yatırım fonları ve özel sermaye şirketleri tarafından “kurtarılmaya” terk edilmektedir. Sistem, koronavirüs krizinden kısmen sorumlu olan mevcuttan daha kötü olacak.

Halk olarak biz; serbest yatırım fonları, bankalar, ilaç şirketleri ve fosil yakıt endüstrisinin, seçilmiş yetkilileri kontrol etmek için ne kadar para verdiklerinden haberdar değiliz. Açık tercihler yapmak için bilinçten ve kudretten yoksunlukta ve gerçek alternatifler sunan adayların yokluğunda, bu bataklıktan doğru bir şekilde geçmek halk için neredeyse imkânsız.

Cumhuriyetçi Parti şu anda muhtemelen, insanlık için Almanya’da Nazilerin olduğu kadar büyük bir tehdit. Örneğin: Cumhuriyetçiler, son 30 yıldır küresel ısınmaya dair adım atılmasının önünde gerçek anlamıyla tek başına en önemli güç olmuştur.

Bu ülkede alternatif politikalar sunması ve işçi sınıfının çıkarlarını temsil etmesi gereken Demokrat Parti, neoliberalizme ve ekonominin finansallaştırılmasına boyun eğmiş durumda.

- Whole Foods, Target, CVS, Walgreens ve başkaları gibi dev şirketler, “zorunlu çalışanlar”ının “kahraman” olduğu şeklinde ahlâksız bir anlatı yarattılar. Bunlar, sömürülen ve birçoğunun başka seçeneği olmadığından hayatlarını riske atan düşük ücretli çalışanlar.

Bu tamamen iğrenç –insanları kahraman olarak övmek ve onları korunma olmaksızın tehlikeli koşullara göndermek. İnsanlara risk tazminatı ödemeyi reddetmek. Bir başka ifadeyle, onlara çöp gibi davranmak ama sonrasında da “kahraman satış elemanlarımız ve zorunlu çalışanlarımız” olarak övmek. Sağlık çalışanları da bunun bir parçası. Uygun ekipman ve diğer korumaların olmaması nedeniyle ölürken alkışlandılar.

Fakat bu, söz konusu şirketlerin Amerikan ekonomisinde düşük ücretli işçi ve dağıtım işçisi çalıştırdığına dair endişeyi kanıtladı.

İnsanlar isyanda. Ülke genelinde bu kadar çok iş yeri protestosu görmek şaşırtıcı. Jeff Bezos’tan başlayarak aşağı doğru, şirket elitlerinin, çalışanlarının sahip olduğu güce dair yeni bir korkuları var.

Ve tabii ki diğer yandan, pandemi ve ekonomik çöküş, aile işletmeleri ve küçük işletmeler için neredeyse yok olma hadisesi –özellikle çok sayıda göçmen işçi çalıştıran işletmeler için. Darwinci ifadelerle, koronavirüs, teraziyi daha küçük perakendecileri ve aile şirketlerini hızla yok edecek olan Amazon gibi “velociraptor”ların** lehine eğiyor.

Orta sınıf ve hatta üst-orta sınıfın bazı parçaları, şu anda yoksulluğa yakın bir duruma inmeye zorlanıyor. Onlar da uçuruma düşüyorlar. Krizden toparlanma üç ya da dört yıl içinde olmayacak. Pandemiden kaynaklı kartopu etkisini seyrediyoruz ve sonrasında ekonomi, sonra gıda krizi ve sonra su krizi vb. gelecek.

- Koronavirüs sonrası bir pandemi senaryosu: Amerika’da, başka Batılı ülkelerde ve her yerde, bir demokratik otoriteryanizm rejimi olacak. Şirketokrasi daha çok güce sahip olacak. Gözetim toplumu ve gözetim kapitalizmi daha da baskın hale gelecek –ve küresel kamunun çoğunluğu tarafından, günlük yaşamın sağlık ve güvenlik için gerekli sıradan parçaları olarak kabul edilmiş olacaklar. Kendimizi, bu şimdiki gelecekte yer alan distopyaya nasıl alıştırmalıyız?

Tehdit çok korkunç. Donald Trump gibi bir başkanımız var, egosu çok büyük ve her şeyi kendi içine çekiyor. Ona göre, kendisi dışında bir gerçeklik yok. Trump, başkanlıkla ilgili her türlü sorumluluğu reddederken bir yandan da Adalet Bakanı William Barr ve Cumhuriyetçiler aracılığıyla mutlak yetkiler istiyor.

Amerika tiranlığın eşiğinde. Ancak aynı zamanda, görünüşte her şeye kudreti yeter olan gözetim aygıtlarının ve diğer teknolojilerin nasıl güvenlik açıklarıyla dolu olduğunu da gördük. Ocak ayından bu yana gerçekleşen sistem çöküşü düzeyine bakın. İnsanların, şiddet içermeyen mümkün olan her türlü metodu kullanarak direnmesi gerekiyor. Amerikan halkı sokaklarda kalmalı. Tek bir şey biliyorum: İnsanların özenli ve şiddet içermeyen bir biçimde, bunların birçoğuna uymaya karşı her türlü yolla savaşmaları lazım. Şubat’tan beri sokaklarda kalmamız gerektiğini savundum. Sosyal mesafelenme ile toplumsal sorumluluğa sahip direniş ve protesto davranışı arasında bir çelişki görmüyorum.

- Michigan’da ve ülkenin başka yerlerinde gerçekleşen, Trump, Cumhuriyetçi Parti ve onların medyası tarafından teşvik edilen kamusal sağlık karşıtı, silahlı ve terörist şiddet tehdidi içeren koronavirüs “mitinglerine” baktığınızda ne görüyorsunuz?

İlericiler Demokrat Parti ya da Kongre’de çoğunluk haline gelirse, ABD’de düşük yoğunluklu iç savaş gibi bir şeyler görme ihtimalinin açık olduğundan endişe ediyorum. Sağcıların tepkisi o kadar büyük olacak. Tabii ki sağcı paramiliterlerden tehdit var. Ancak sivil haklar hareketine yönelik Güney’deki “büyük direniş”in rolünü de hatırlayın. Beyaz Yurttaşlar Konseyleri, sivil haklar hareketine şiddetle karşı koymak ve onu durdurmaya çalışmak için milyonlarca kişiyi harekete geçirdi. Entegrasyon, oy kullanma hakkı ve diğer ilerlemeleri durdurmak için federal hükümete ve eyalet hükümetine kafa tuttular. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, “büyük direniş”in ve şiddetin başka çeşitlerinin güncel versiyonunun bu ülkede meydana geleceğine inanıyorum.

- İnsanlar bu kadar zorlu bir zamanda umudu ve umutsuzluğu nasıl dengelemeli? Ve direniş neye benziyor?

Savaşmamız gerektiği için savaştığımıza inanıyorum. Bunu yapıyoruz çünkü kendimizi, ailelerimizi, tüm insanlığı kurtarmak için gereken şeyi yapmalıyız. Olasılıklar ne kadar vahim ya da durum ne kadar umutsuz olursa olsun direnmeliyiz. Ben, sivil haklar hareketi içinde politize oldum ve ilk gerçek toplumsal vicdanımı geliştirdim. Jim Crow’un ve devirmek için mücadele ettiğimiz diğer ideolojilerin gücü göz önüne alındığında, sıradan insanların tamamen öngörülemeyen şeyler yaptığını, mucizeleri gördüm.

Şu anda umutlarım, mevcut nesildeki ve özellikle siyah gençlerdeki değişim unsurlarında. Direnmek ve galip gelmek için gerçekçi olanı reddetmeli ve gerekeni yapmalıyız.




*: Dickensian durum, yaşam ve çalışma koşullarının İngiliz yazar Charles Dickens’ın eserlerinde anlatılan sefalet haliyle benzer ya da bundan daha kötü olduğu durumları anlatmak için kullanılan tabirdir.

**: Velociraptor, ismi “hızlı yırtıcı” anlamına gelen etobur bir dinozor türüdür.

https://www.salon.com/2020/07/09/mike-davis-on-the-global-crisis-this-moment-is-not-a-tunnel-with-a-bright-light-at-the-end/ adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.

Çeviri: Gerçeğin Günlüğü

Gerçeğin Günlüğü’nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya, Twitter üzerinden takip etmek için ise buraya tıklayınız




0 Responses to Mike Davis ile küresel krize dair: “Bu, tünelin ucunda ışığın olduğu bir an değil”

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi