Content feed Comments Feed

Blog yayımcısı Ted Walker tarafından, Tunus İşçileri Komünist Partisi’nin (PCOT) önde gelen isimleri ile bir söyleşi gerçekleştirildi. Parti yetkilileri, üç vekil kazandıkları Tunus seçimlerinin sonuçlarının kendilerini memnun etmediğini, ancak bu sonuçlardan önemli dersler çıkardıklarını belirtiyor:



- PCOT’nin seçimlerde aldığı sonuçlara dair ne hissediyorsunuz? Kampanyanın, istediğiniz konuları öne çıkarmak konusunda başarılı olduğunu hissediyor musunuz?

Hamma Hammami:
Bazı gazeteler 23 Ekim seçimlerinin olağanüstü ve emsalsiz, dahası mükemmel olduğu değerlendirmesinde bulunuyor; bu net biçimde abartma. Seçim sonuçlarına dair kör bir iyimserlikten sakınmalıyız, bunun yerine daha eleştirel değerlendirmeliyiz.

Bazı listelere karşı çok sayıda rahatsızlık vardı ve hukuk sisteminin kendi sorunlarında taraf olma konusunda kaba olacağını düşünmüyorum. Ancak eleştirelliğimize karşın, çeşitli düşüncelerimiz olsa da, PCOT seçimlerin yenilenmesini ya da iptal edilmesini istemiyor.

Birincisi, seçime katılıma dair rakamlardaki düşüş. ISIE’ye (Tunus Bağımsız Seçim Komisyonu; ç.n.) göre, seçmenlerin sadece yüzde 48.9’u oy kullandı! Bu istatistikler endişe verici ve Kurucu Meclis’in politik geleceğindeki etkileri önemli olacak, çünkü anayasa çoğunluğun görüşünü yansıtmıyor. Bu problemin çözümü için PCOT; anayasanın yazıldığında referandum ile halka sunulması çağrısı yapıyor. Böylece Tunus halkı anayasayı kabul ya da reddedebilir.

İkincisi, politik para (partilerin seçim kampanyalarına yatırdıkları para) sonuçlarda belirleyici bir faktör oldu. Hiç kimse, seçmen başına 25 dinar harcamak ile 500 dinar harcamak arasındaki açık farkı reddedemez.

Üçüncüsü, camilerde ve kamusal alanlarda dini retoriğin kullanımı, doğrudan ya da dolaylı olarak insanları etkiledi. En büyük hayal kırıklığı, seçmenleri etkilemeye yönelik böylesi girişimlere tepki göstermesi gereken halkın bunu yapmaması ve Ben Ali rejiminde olduğu kadar pasif davranmaları. Burada, ateistleri ve inançlı insanları bölmek isteyen gizli güçler varmış gibi görünüyor.

Dördüncüsü, medyanın, özellikle de kamu medyasının oynadığı, halkın anayasanın ne olduğunun ve içeriğinin ne anlama geldiğini anlamasına, ayrımı görmesine ve seçim yapmasına yardım etmediği anlamına gelen zayıf rol.

Beşincisi, partiler arasında karşılıklı gerçekleşen ve bazen çok zavallı düzeylere ulaşan saldırılar.

Altıncısı, seçim merkezlerinde belirlenen ve gözlemcilerin geneli tarafından kabul edilen kural ihlalleri.

Sonuç olarak: Hiç kimse Tunus seçimlerinin, Tunus devriminin küçük reformlar ve değişiklikler ile sınırlanmasını amaçlayan ve eski sistemi ayakta tutmayı, kapitalizmi destekleyen ekonomik, siyasi ve sosyal politikaları sürdürmeyi isteyen uluslararası aktörler (ağırlıklı olarak ABD ve Avrupalılar) tarafından manipule edildiğini reddedemez. Bu türden yabancı müdahaleler, geçiş hükümeti ve bazı siyasi partiler tarafından kolaylaştırıldı, çünkü seçim süreci boyunca Tunus’a giriş çıkış yapan birçok insan oldu ve çeşitli partiler Tunus’un eski siyaset ve ekonomi politikalarını sürdüreceği yönünde birçok vaatte bulundu.

- PCOT, seçimlere kendi katılımın nasıl değerlendiriyor?

Chrif Khraief:
Kendi katılımımızın çok düşün olduğunu tahmin ediyoruz ve meclisteki üç sandalye, PCOT’nin sokaktaki gerçek ağırlığını yansıtmadığından bundan tatmin olmadık. Kimse, devrimin inşasında PCOT’nin tarihsel rolünü, tarihsel eylemciliğini ve büyük etkisini inkâr edemez. Biz, ileri gitme, zayıf yönlerimizin üstesinden gelme ve kendimizi geliştirme amacıyla kendimize her zaman eleştirel bakıyoruz.

PCOT’nin devrimci eylemciliği öğrendiği ve bunu her zaman iyi uyguladığı doğru, ancak seçi kampanyası yapmayı hiçbir zaman öğrenmedik ve deneyimlemedik. Programımıza ve anayasa ve geçici hükümet için önerilerimize odaklandığımız temiz bir seçim kampanyası yürüttük ve aktivistlerimizin, özellikle de genç olanlarının enerjisine dayandık, ancak şehirlerde ve kırlardaki zayıf yerleşimimizin zararını gördük, bu da siyasi saygınlığımızı bir seçim gücüne dönüştürmemizi olumsuz etkiledi. PCOT olan ismimizi “Al Badil” (Devrimci Alternatif) şeklinde değiştirerek çok sayıda oy kaybettik, birçok insan seçim gübü bizi tanıyamadı.

Bazı partilerin insanları etkileme imkanını kullanmasına olanak tanıyan biçimde, her seçim merkezi için bir gözetmen örgütlemeyerek büyük hata yaptık. Aynı zamanda seçim kampanyasına çok mütevazı maddi kaynaklarla girdik ve kampanyamızı yetkililerce sağlanan ve kampanya sırasında elimize çok geç ulaşan kaynaklara dayandırdık. Bunlara ek olarak, adaylarımız, ilkelerimiz ve dürüstlüğümüz nedeniyle çok seviyeiz bir saldırı kampanyasının hedefi oldular; bazı partiler, yüzde 10’luk hedefimize ulaşmamıza izin vermeyecek biçimde hakkımızda birçok söylenti yaydı.

Aldığımız sonuç tatmin edici olmasa da bu deneyimden çok şey öğrendik; gerçek şu ki, zayıf yönlerimizi biliyoruz ve ilkelerimize her zamankinden daha fazla inanmış durumdayız.

- Yeni hükümetin köklü sosyal ve ekonomik değişiklikler yapacakmış gibi geliyor mu? Eski rejime karşı gerçek adaletin peşinde olacak mı?

Chrif Khraief: Yeni hükümetin, mevcut bileşimiyle, sosyal ve ekonomik cephelerde radikal ve gerçek değişiklikler yapmaya istekli olduğuna inanmıyoruz. Kurucu Meclis’in ilk oturumundan önce bile, hükümet üyeleri, dünyaya eski rejimle aynı yolu izleyeceklerinin güvencesini veriyor. Bu, bilhassa ekonomi politikaları anlamında doğru; yabancı borçları ödeyeceklerini açıkladılar ve siyasi diktatörlüğe, ekonomik gerilemeye ve sosyal adaletsizliğe neden olan piyasa ekonomisini hâlâ devam ettiriyorlar.

Toplumsal cephede, Kurucu Meclis, Ben Ali rejimi altında uzun zaman ihmal edilen Tunus’taki yoksullara ve yoksunlara ilgi göstermiyor; bu da protesto ve grevlerin arkasındaki sebeplerden biri. Ve hukuksal reformların yokluğunda hükümet kararlar alsa bile, bunlar sahte olacaktır, çünkü eski rejimin temsilcileri hâlâ aktifken, hukuk sistemi hâlâ adil ya da bağımsız değilken, medya hâlâ özgür değilken,yönetim hâlâ yozlaşmış iken ve işkenceye ve rüşvete bulaşan insanlar hâlâ özgür iken gerçek demokrasiyi uygulayamayız. Ben Ali rejiminin kurbanlarına dair sorumluluktan ve itibasrlarının iadesinden konuşmuyorken gerçek adaletten bahsedemeyiz.

- Turizm, taşımacılık ve diğer sektörlerde seçimlerden beri büyük grevler oldu. PCOT üyeleri bunlara katılmakta mı ya da bunları desteklemekte mi? Tunus İşçileri Genel Sendikası’nın (UGTT) devrimci mücadelede aldığı rol nedir?

Chrif Khraief: Bu protestoların ardında PCOT yok, fakat bunları destekliyor ve daima destekleyecek. Hükümetin devrimden hemen sonra verdiği sözleri gerçekleştirmesi konusunda ısrarcı olacağız –geçici işçi ücretlerinin iptali, sabit ücretle çalışanların desteklenmesi, şeffaf işe alma standartlarının belirlenmesi gibi.

Şu anda işçiler iki gruba ayrılıyor. Tunus İşçileri Genel Sendikası’nda (UGTT) iç demokrasiyi somutlaştırmayı, işçileri kapitalistlere ve patronlara karşı savunmayı amaçlayan devrimciler var. Buna; demokratlar, solcular, sendikacılar ve diğerleri dahil. Bunlar, UGTT’nin en pasrlak anında her zaman bulunmuştu; 26 Ocak 1978 grevi, 1984 ekmek devrimi, 1985 meşruiyet mücadeleleri, 1990 Körfez Savaşı’nda Irak’a destek, 2008 Redeyef ve Oum Laarayes ayaklanmaları. Ancak temel olarak ve hepsinden öte, bu işçiler Ben Ali’nin 14 Ocak 2011’de devrilmesine neden olan devrimci hareketlere katıldılar.

Bu kategorideki tüm eylemciler, devrimin yolunu takip etmek, gerçek bir demokrasiyi kurmak ve işçi haklarını savunmanın peşinde olmak için Aralık’ta bir meclis kuracaklar.

İkinci kategorideki işçiler, sendikayı işçilerin bağımsızlık ve iktidarının bir aracı yapmaktansa başarısız olması için pazarlık isteyen karşı devrimci gücü (patronlar sendikası) temsil eden bürokratlar. Bu bürokratlar, son ana kadar Ben Ali’yi destekleyenler ve devrimcilere baş belası muamelesi yapanlardır.

- Tüm dünyada büyüyen ve Tunus’ta da 11 Kasım’da yansımasını gördüğümüz işgal hareketleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Jilani Hamemi: Wall Street’te başlayan işgal hareketi, göçmekte olan kapitalist sistemin makul bir sonucu. Aslında, kapitalist sistem tarihi boyunca çok sayıda krizden geçti, ancak giderek yaklaşıyorlar. Ve şimdi işgal hareketi, kapitalist sistemi komünist sistemle değiştirebileceğimizin umudunu veriyor. Bu hareket, kökenini “Arap Baharı”ndan alıyor ve berbat yaşam koşullarına karşı benzer bir devrimci mücadeleyi cisimleştiriyor.

Kapitalist sistem şu anda sokağın öfkesini emmek ve alışılmış müdahalesini yapmak için her türlü çabayı gösteriyor –ancak bu, şu ana dek işlemedi, çünkü insanlar gerçek değişim istiyor: garanti edilmiş asgari sanayi ücreti, garanti edilmiş yıllık gelir, çalışma hakkı, ücretsiz eğitim ve sağlık hakkı, borçlasrın iptali ve hatta Tunus gibi birçok ülkenin borçlarının iptali. Drmokrasi, eşitlik ve özgürlüğü temel alan yeni bir toplum talep ediyorlar.

Bu, mücadelenin gerçek yoludur. Hedefimize ulaşmak için direnmeliyiz. Mücadele kolay olmayacak, ancak bizim için kazanılması imkânsız değil. Ancak hareketin zayıf yönlerine dair eleştirel farkındalığımızı sürdürmeliyiz.


http://thawraeyewitness.blogspot.com/2011/11/interview-with-tunisian-communist_26.html adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.


Çeviri: Gerçeğin Günlüğü Kolektifi/Erkan Çınar

Gerçeğin Günlüğü'nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya tıklayınız

0 Responses to PCOT yetkilileri, girdikleri ilk seçimi değerlendirdi

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi