Content feed Comments Feed


Oğlu, ABD ordusunda görev yaparken 2004 yılında Irak’ta hayatını kaybeden Cindy Sheehan, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Sheehan’ın sorularını yanıtlayan Chavez, ABD karşıtı değil, anti-emperyalist olduklarını vurgulayarak, ABD yönetiminin en büyük korkusunun kendi ülkelerindeki halkın da Venezüella’dakine benzer biçimde “uyanması” olduğunu ifade etti:

Cindy Sheehan: Başkan Chavez, Venezüella’yla, sizinle ve devriminizle ilgili gerçeklerin anlatılmasına izin verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Devrimden önce Venezüella, oligarşi tarafından yönetilen ve kullanılan bir ülkeydi. Devrim nasıl başladı ve diğerlerine nazaran barışçıl kaldı?

Hugo Chavez: Gerçeğimizi ortaya çıkarmak doğrultusundaki çabaların için teşekkürler Cindy, savaşa karşı, barış, adalet, özgürlük ve eşitlik için, emperyalizme karşı bizim de paylaştığımız mücadelelerinde başarılar diliyorum. Bu mücadelelerinde yanındayız, senin ve ABD halkının yanındayız. Venezüella burjuvazisi 100 yıldan fazla süre ülkeye zorla, şiddetle, işkenceyle, cinayetle, zorunlu kaybetmelerle egemen oldu. Ne yazık ki Venezüella tarihi, çok miktarda şiddet tarihidir. Güçlünün güçsüze karşı şiddeti. Oligarşi ve burjuva devleti tarafından egemen olunan Venezüella’da 20. yüzyılda tersine bir mucize gerçekleşti. Venezüella 1920’lerden 1970’lere kadar en büyük petrol ihracatçısı ve 20. yüzyıl boyunca dünyadaki en büyük petrol üreticilerinden biriydi. Ancak yüzyıl bittiğinde Venezüella’da yoksulluk alanı yüzde 70’ten, aşırı yoksulluk oranı ise yüzde 40’tan fazlaydı, sefalet. Bu durum şiddetli bir patlama yarattı –bütün patlamalar şiddetlidir. Yoksulların kendi kendilerini özgürleştirme patlaması. Caracazo’nun* yıldönümünü daha birkaç gün önce, 27 Şubat’ta hatırladık, siz orada bizimleydiniz, bizim halkımızla. Halk 21 yıl önce büyük bir patlamayla uyandı ve meydana çıktı. Ve orduda olan bizler burjuva devleti tarafından halkı –kadınları ve çocukları- katletmek için kullanıldık ve bu, orduda bir bilinç ve acı uyandırdı, halka katılmamıza öncülük etti. Sonrasında iki ayaklanmaya öncülük ettik. Devrimimiz tam olarak barışçıl değil. Nispeten barışçıl.

CS: Devrimin şiddeti karşı-devrimden geliyor gibi görünüyor. Bolivarcı Devrim iktidarı ve zenginliği halka aktardı, soluk oldu ve aynı zamanda nispeten barışçıl.

HC:
Evet, iktidarı barışçıl bir yolla ele geçirdik. Ve bunu devam ettirebildik, nispeten. Hiçbir zaman şiddet kullanmadık, karşı-devrim bunu bize karşı kullandı. Bu nedenle barışçıl, sosyalist devrimimizin merkezi stratejisi gücü halka devretmektir. Bunun bir kısmı Caracas’ın mahallelerinde kendi gözlerinizle görebileceğinize eminim. Halkın egemen olmasına yardım edecek muazzam çabalarla meşgul oluyoruz. Cindy, güçten bahsettiğimizde neden bahsediyoruz? İlk güç, hepimizin sahip olduğu bilgidir; bu nedenle eğitimde, cehalete karşı, düşünmenin, araştırmanın, çözümlemenin gelişmesini desteklemek için çaba gösteriyoruz, bir bakıma hiçbir zaman olmamış. Bugün bütün Venezüella dev bir okul. Çocuklar ve yetişkin insanlar, hepimiz araştırıyoruz ve öğreniyoruz. Ayrıca politik güç vardır, karar alma kapasitesi –Halk meclisleri, komünler, halk iktidarı, taban örgütlenmesi hareketleri. Ekonomik gücümüz var, ekonomik gücü halka devrediyoruz, zenginliği halka dağıtıyoruz. Bu, Bolivarcı Devrim’in barışçıl devam edeceğini teminat altına alan esas güçtür.

CS: “İmparatorluğun” sizi şeytanlaştırmak için neden böylesi ortaklaşa çabalar sarf ettiğini düşünüyorsunuz?

HC: Birkaç gerekçe var, ancak bir ana gerekçe olduğu sonucuna varmalıyım. İmparatorluk korkuyor. İmparatorluk, ABD halkının gerçeği anlamasından ve kendi bölgelerinde bir şeylerin patlamasından korkuyor –Bolivarcı bir hareket, Lincolnvari bir hareket. Sistemi dönüştürmeye çabalayan yurttaşların, bilinçli yurttaşların hareketi. Emperyal korku Martin Luther King, Jr.’ı öldürdü. Onu durdurmanın tek yoku onu öldürmekti. Sonda ABD halkını bastırdılar. Demek ki bizi neden şeytanlaştırıyorlar? Gerçeği biliyorlar, ancak gerçekten korkuyorlar. Bulaşıcı etkiden korkuyorlar. ABD’de olacak bir devrimden korkuyorlar. ABD’de gerçekleşecek bir uyanıştan korkuyorlar.

“Diktatör değil, demokratik devrimciyim”

CS: Size ABD’de verdikleri en büyük isimlerden biri diktatör. Neden diktatör olmadığınızı bize açıklayabilir misiniz?

HC: Diktatörlüğe karşıyım. Bir anti-diktatörüm. Politik bir bakış açısıyla, yaygın oyla dört kez seçildim. Venezüella’da her zaman seçim vardır. Brezilya Devlet Başkanı Lula bir defasında Venezüella’da demokrasi aşırılığı olduğunu söylemişti. Burada her yıl seçimler, referandumlar, halka danışmalar, vali ve belediye başkanları için seçimler olur –tam da şimdi Millet Meclisi seçimleri kampanyasına başlıyoruz. 2012 yılında başkanlık seçimleri olacak. Hangi diktatör pek çok kez seçilmiş? Hangi diktatör daima seçim çağrısı yapar? Ben bir anti-diktatörüm. Ben bir devrimciyim. Bir demokratik devrimci.

CS: 2012 seçimleri için adaylığınızı açıkladınız. Uzun yol aldınız, ancak hâlâ gidilecek uzun bir yol var. Venezüella’da başarılı olmak için hâlâ neyin gerektiğini düşünüyorsunuz?

HC: Matematik yoluyla anlatırsam; eğitimde, sağlıkta, altyapıda, barınmada, istihdamda, sosyal güvenlikte vs. yaptığımız her şeyde ve yapmak istediklerimiz bağlamında yüzde 10 civarını başardık. 200 yıllık bir terk edilmişlik var. Halk terk edilmiş. Ve ülkenin bütün zenginliği oligarşinin elindeydi. Bu nedenle gerçekten çok çalışmalıyız. Bolivar’ın rüyasına erişmek için hâlâ yapılacak çok şey var. Simon Bolivar, en iyi devletin halka en büyük miktarda mutluluğu veren devlet olduğunu öğretti. Bizim hedefimiz bu.

CS: ABD’de, Austin-Teksas’ta birkaç hafta önce bir adam uçağını bir vergi binasına çarptırdı. Bundan haberiniz var mı? ABD’de bunun gibi çok sayıda hüsran var, ancak binalara uçak sürmek yerine birbirimizi bulmalı ve örgütlenmeliyiz. ABD, seçkinler için bir sistemdir, seçkiler tarafından yönetilen, bir korporatokrasi (şirketlerin devlet yönetimine hakim oldukları yönetim şekli, ç.n.). Gerçek bir devrici değişim yapmak için cesaret almamıza yardım edecek birkaç ilham kelamı edebilir misiniz?

HC: Aynıyız, boyunduruk altına girmiş, zulme uğramış ve çok sayıda umutsuzluk var, tıpkı uçağını binaya süren adam gibi. Bundan çok var, çok sayıda intihar eğilimi, fakat yol bu değil, yol bilinçlilik, bir bilinç uyanışı. Kendi deneyimlerimiz var, hatta birçoğumuz öldü ve cezaevine gitti. Bizim yaptığımızın doğru olmasının nedeni bu. Yol, uçağı bir binaya sürmek değil, bilinç yaratmaktır ve sonrasında gerisi kendi kendine gelecektir.

Bu anı, ABD halkına “merhaba” demek için kullanmak istiyorum. Biz Güney’dekilerin Kuzey halkının uyanacağına büyük inancı var, sizin uyandığınız gibi. ABD’de fevkalade şeyler yapabiliriz, fevkalade değişimler ve umuyorum ki barışçıl yolla. Çünkü dünyanın geleceği ABD’de ne olduğuna bağlı.

Her şeye karşın, ABD halkının kalplerinin derinliklerinde gerçek ve yalanlar arasındaki farkı nasıl takdir edeceklerini bildiklerini düşünüyorum. Bize anti-ABD’ci liderler olarak adlandırıyorlar, ancak değiliz! Biz anti-emperyalistiz. Biz ABD halkını seviyoruz, insanlığı seviyoruz.


Caracazo: Caracazo Ayaklanması, neoliberal politikalara karşı ülke halkının gösterdiği tepkidir, 27 Nisan 1989’da başlamıştır ve ismini başkent Caracas’tan alır, sonundaki –azo eki ise 1948 yılında komşu ülke Kolombiya’da gerçekleşen ve ülke tarihine geçen Bogotazo ayaklanmasından esinlenilerek eklenmiştir. Ayaklanmansın esas sebebi sosyal demokrat Devlet Başkanı Carlos Andrés Pérez tarafından uygulanan neoliberal politikalar ve bu politikalar sonucunda petrol fiyatlarının yüzde 100, toplu ulaşım fiyatlarının ise yüzde 30 oranında artmasıdır. Caracazo Ayaklanması sonucunda uygulanan polis şiddeti ile farklı kaynaklara göre 275 ila 3 bin arasında insan ölmüştür. Hakkında 2005 yılında El Caracazo isimli bir film yapılmıştır.


http://mrzine.monthlyreview.org/2010/chavez220310.html adresinde yayımlanan söyleşiden çevrilmiştir.

0 Responses to Chavez: Anti-ABD’ci değil, anti-emperyalistiz

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi