ABD devletinin propagandasına göre terörist hücreleri ülke geneline yayılmış, bu tüm Amerikalıları gözetlemesini ve diğer birçok anayasal korumayı ihlal etmesini devlet için gerekli yapıyor. Bush’un ofisini terk ederken sarf ettiği son kelimeleri arasında, ABD’nin yakında Müslüman teröristler tarafından yeniden vurulabileceği uyarısı vardı.
Eğer Amerika teröristlerce sarılsaydı devletin bunu bize söylemesine ihtiyaç duymayacaktık. Bunu, eylemlerden bilecektik. Ortada eylemler olmadıkça ABD hükümeti uyarıları, bireysel özgürlüğün ihlali, ulusal kimlik kartları ve uçtuklarındaki güçlükler ve tacizlerle toplumun anlamsız savaşları kabul etmesine neden olan korkuyu canlı tutmak için değiştirecek.
Ortada terörist hücre olmadığının en açık göstergesi tek bir “neocon”un öldürülmemiş olması. Suikastleri onaylamıyorum ve devletimin politik suikastlerle bağlantılı olmasından utanıyorum. ABD ve İsrail, El Kaide’ye izlemesi için çok kötü bir örnek koydular. ABD El Kaide’nin üstesinden liderlerini öldürerek geliyor, İsrail de Hamas’ın üstesinden. El Kaide’nin ABD’nin Ortadoğu’daki savaşlarının kışkırtıcılarının ve liderlerinin üstesinden aynı yöntemle onları öldürerek geleceğini sanmak mantıklı.
Bugün her El kaide üyesi Irak, Afganistan, Lünan ve Gazze’deki Müslümanların ölümünde ve üzerlerine yıkılan tahribatta yeni muhafazakârlarla (neoconlar) suç ortağı olduklarının farkında. Üstelik neoconlar Hamas ve Hizbullah liderleriyle karşılaştırıldıklarında ziyadesiyle görünür ve yumuşak hedefler. Neoconlar medyada yıllardır tanıtılıyorlar ve herkesin bildiği gibi isimlerinin çok yönlü listeleri online olarak mevcut.
Neoconların gizli servis koruması yok. Düşünmesi korkunç, ama herhangi veya tüm neoconları öldürmek El Kaide için çocuk oyuncağı olacaktır. Ancak neoconlar özgürce geziyorlar, bu ABD’nin terörist problemi olmadığına dair iyi bir belirti.
Eğer neoconların sürekli iddia ettikleri gibi teröristler şehirlerimizi yerle bir ederek öç almak için nükleer ya da radyoaktif silahları ABD’ye sokabiliyorlarsa, bazı neoconları veya eski devlet yetkililerini öldürmek için de silah elde edebilirler. Ancak Müslümanların en çok nefret ettikleri Amerikalılar olan neocanlar sağ salim duruyorlar.
“Terörle savaş”, Amerika’nın boru hatlarını kontrolüne, askeri-güvenlik karışımı kârlarına, polis devleti kışkırtıcılarının bireysel haklara tecavüzlerine ve İsrail’in bölgesel genişlemesine paravanlık eden bir aldatmaca.
ABD Irak’ı işgal ederek ve El Kaide’yi Irak dışında tutan Saddam Hüseyin’i devirerek onu buraya getirene kadar Irak’ta El Kaide yoktu. Taliban terörist bir örgüt değil ama Afganistan’ı Müslüman hukuku altında birleştirmeyi deneyen bir hareket. Taliban tehdidi altında olan tek Amerikalılar, Bush’un Talibanları öldürmek ve Afgan halkı üzerinde bir kukla devleti yürürlüğe koymak için Afganistan’a gönderdiği Amerikalılar.
Hamas, Filistin’in veya ne yapayım İsrail’in illegal biçimde topraklarına katmasının ardından Filistin’den geriye kalan küçük yerin demokratik biçimde şekilmiş hükümeti. Mademki Hamas terörist bir örgüttür, aynı algıyla İsrail ve ABD hükümetleri de terörist örgütlerdir. İsrail Hamas’ı hegemonyası altına sokmak amacıyla, bombalamalar ve Filistinlilere suikastlerle terörü kullanıyor. Hamas, İsrail terörünü ev yapımı ve etkisiz roketlerle yanıtlıyor.
Hizbullah, İsrail’in bölgesel yayılma peşinde olduğu Ortadoğu’nun bir başka bölgesindeki, Güney Lübnan’daki Şiileri temsil ediyor. ABD, Hamas ve Hizbullah’ı çatışmalarda İsrail’in tarafında yer almasından başka hiçbir neden yokken “terörist örgütler” olarak damgalıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Hamas ve Hizbullah’ı terörist organizasyonlar olarak “bulması” için hiçbir nesnel dayanak yok. Bu sadece propaganda amaçlı bir açıklama.
Amerika ve İsrail, kendilerinin sivilleri bombalamasını terör olarak adlandırmıyor. Amerikalı ve İsraillilerin terör olarak adlandırdıkları şey, ülkeleri ezenlere bağlı kuklalar tarafından yönetildiğinden devletsiz olan ezilen halkların tepkisi. Bu insanların, kendi ülkelerinden mahrum edilenlerin Dışişleri Bakanlıkları yok, Savunma Bakanlıkları, Birleşmiş Milletler’de koltukları ya da anaakım medyada sesleri yok. Yabancı egemenliğine boyun eğebilirler veya onlara müsait olan sınırlı araçlarıyla direnebilirler.
Gerçek şu ki İsrail ve ABD, kendilerinin haksız olduğu ve Filistinlilerin, Lübnanlıların, Iraklıların ve Afganların mağdur edildiğine dair esaslı gerçeğin fark edilmesini engellemek için sonsuz propaganda sürdürüyor.
Fox “News”e savaş propagandacısı olarak hizmet eden emekli generaller her zaman İran’ın Iraklı ve Afganlı isyancıları, Hamas’ı silahlandırdığını iddia ediyor. Ama silahlar nerede? İsyancılar, Amerikan tanklarının hakkından gelmek için topçu mermileri dışında ev yapımı patlayıcı maddeler imal etmek zorundalar. 6 yıllık çatışmanın ardından isyancıların Amerikan savaş helikopterlerine karşı hâlâ silahları yok. Çelişki şu ki, 30 yıl önce Afganlar Sovyetleri ülkeden çıkarmak için savaşırken ABD onlara silah tedarik etmişti.
İsrail’in Gazze’deki kanlı saldırısının görüntüleri İsrail bombalarından kaçan çok sayıda Gazzeliyi veya enkazlardan ölülerin ve sakatların çıkarıldığını gösteriyor, bu insanların hiçbiri silahlanmamıştı. Bir insan şimdiye dek tüm Filistinlilerin, her adamın, kadının ve çocuğun silahlanmış olabileceğini düşünebilirdi. Ama İsrail saldırısına dair tüm görüntüler silahsız bir nüfusu gösteriyor. Hamas, bir karşı çıkma belirtisinden biraz fazlası olan ev yapımı roketler üretmek zorunda. Eğer Hamas, İran tarafından silahlandırılsaydı Gazze’deki saldırılar İsrail’e savaş helikopterlerine, tanklarına ve yüzlerce askerinin hayatına mal olacaktı.
Hamas, çelik yeleğe girmeye gücü yetmeyecek küçük kalibreli silahlarla donanmış küçük bir örgüt. Hams, Batı Şeria’daki köylere çullanan, Filistinlileri kovan ve topraklara el koyan küçük İsrailli yerleşimci gruplarını durduracak güçte değil.
Büyük sır şu: 60 yıllık zulmün ardından Filistinliler neden hâlâ silahsız bir halk? Müslüman ülkeler Filistinlileri silahsız tutmada İsrail ve ABD ile suç ortağı.
İran’ın Filistinlilere gelişmiş silahlar tedarik ettiğine dair desteksiz iddia, Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğuna dair desteksiz iddialara benziyor. Bu iddialar, Ortadoğu’da ABD ve İsrail egemenliğinin güvence altına alınması için Arap sivillerinin öldürülmesi ve sivil altyapının yok edilmesi için propaganda amaçlı mazeretler.
Paul Craig Roberts: The Wall Street Journal yardımcı editöri ve köşe yazarı, Business Week köşe yazarı, Scripps Howard gazetesi köşe yazarı.
http://counterpunch.org/roberts02042009.html adresinde yayımlanan yazıdan çevrilmiştir.
0 Responses to P. C. Roberts: Terörle savaş bir aldatmaca