Ari Folman’ın Waltz With Bashir filmini izlemek, bana ister istemez Eran Riklis’in, İsrail’in 1982’deki Lübnan işgalini anlatan İsrail yapımı filmi Cup Final’ı hatırlattı.
Cup Final 1992’de gösterime girdiğinde, bana İsrailliler ve Filistinliler için ortak bir geleceğin mümkün olduğunu düşündürdü. Walt With Bashir’den de aynısını bekledim. İki film de İsrail’in dehşet dolu 1982 savaşı sırasında iki genç askerin öyküsüyle ilgili. İkisi de ciddi beğeni kazandığı halde Waltz With Bashir’in topladığı 10 ödül karşısında Cup final sadece bir ödül kazandı.
Ancak benzerlikler orada bitiyor. Waltz With Bashir’in aksine, Cup Final sadece İsrail askerlerinin değil, o zamanlar Güney Lübnan’da üslenen Filistinli gerillaların sesini de veriyordu. Film, bir askerin kaderinden yakınmasıyla başlıyor: Asker, biletlerine sahip olduğu İspanya’daki Dünya Kupası’na gitmek yerine savaşmak zorundadır. Arkadaşının sert cevabına göre, sağcı Likud’a oy vermesinin cezasını çekmektedir.
İki asker yakışıklı Filistinli aktör Muhamad Bacri önderliğindeki Filistinli gerillalar tarafından kaçırılarak Güney Lübnan’dan Beyrut’a götürülür, böylece Filistinli mahkumlarla değiştirilebileceklerdir. Yolda, paylaşılan futbol sevdasından ve İsraillilerin İsrail-Filistin çatışmasının gerçek sebebiyle ilgili gelişen kavrayışından kaynaklanan, olacağı tahmin edilemeyen bir arkadaşlık gelişir.
Bana göre filmin en eğlenceli ve en kederli anı, İsrailli askerin Kudüs aşkından hiddetle bahsetmesiyle birlikte geliyor. Kendini esir alan Filistinlilerden biri Kudüslüdür ve memleketini görmeye ne kadar uzun süredir hasret kaldığını söyler. İsrailli, sadece ziyaret için bile neden gitmediğini merak eder.
Filistinli ve İsrailli uzun, çok uzun süre birbirlerine dik dik bakar. Filistinli karakterin düşüncelerini benimkilermiş gibi net biçimde hissedebildim. Her şeyden önce, ailesinin Lübnan’da mülteci olmasıyla sonuçlanan 1948 yılında 700 bin Filistinlinin kovulması ve göç etmesini anlatmakla mı başlamalıydı? Yoksa tarihe eğilerek 1897’de Siyonizm’in kuruluşuna ya da İngiltere’nin 1917’de Filistin’i Siyonist Yahudilerin eline teslim etmeye söz vermesine ve bunu takip eden Yahudi göçüne mi dönmeliydi?
Waltz With Bashir neyi görmezden geliyor?
Sonuçta Filistinli, “Bu uzun bir hikâye” diyordu. Bu gerçekten uzun, ama basit bir hikâye. Bu basitlik, Cup Final’ın yönetmeni Riklis tarafından tüm karmaşıklığıyla yakalanmış. Sonuç trajik biçimde kaçınılmaz.
Waltz With Bashir de izleyiciyi sarsılmış halde bırakıyor. Fakat bağlamının bulunmayışı sorunlu, çünkü sadece tamamlanmamış değil, aynı zamanda çarpıtılmış bir hikâye de üretiyor. Çarpıklık, filmin tanıtım malzemeleri ile ve onu kucaklayan, film için bir izleyici rehberi yayınlayacak kadar ileri giden uluslararası Siyonist örgütler tarafından kasıtlı olarak besleniyor.
İşte filmin web sayfasından, izleyici rehberinde de tekrarlanan ve eksik bağlamı örnekleyen bir cümle: “Haziran 1982’de, İsrail’in kuzey şehirlerinin yıllarca Lübnan topraklarından bombalanmasının ardından İsrail ordusu Güney Lübnan’ı işgal etti.”
İsrail ile Filistin Kurtuluş örgütü arasında resmi olmayan bir ateşkesin tam dokuz ay boyunca sınırda huzur sağladığından hiç bahsedilmiyor. Daha sonra Savunma Bakanı Ariel Sharon, İsrail’in Londra Büyükelçiliği’ne yönelik, aynı zamanda Filistin Kurtuluş Örgütü karşıtı olan bir örgütün saldırısını saldırıya bahane olarak kullanmıştı.
Bunlardan bazıları tanıdık geliyor mu? Aralık 2008’de Sharon’un politik mirasçıları, sözde İsrail’in güney şehirlerine yönelik roket saldırılarını durdurmak için Gazze’ye yönelik iğrenç bir saldırı başlattı. Yine İsrail ile Hamas arasında Haziran 2008’den beri resmi olmayan ve söz konusu şehirleri huzurlu kılan, İsrail’in dört Hamas savaşçısını öldürdüğü ve saldırı için bahane sağlayan roket saldırılarının yeniden başlamasına neden olan saldırısına kadar süren bir ateşkes vardı.
Waltz With Bashir, Lübnan savaşının sebeplerini sorgulamıyor ya da bir İsrail soruşturmasının söylediği gibi savaşın sonundaki Sabra ve Şatila katliamlarındaki “dolaylı sorumluluğunun” ötesindeki İsrail rolünü bile sorgulamıyor. Ancak İsrail’in doğrudan sorumlu olduğu 3 aylık savaş boyunca 18 binden fazla Lübnanlı ve Filistinli öldürüldü.
Lübnan savaşı, Gazze savaşı gibi gayrı meşru idi. Aynı zamanda gereksizdi, çünkü birbirine ateş eden düşmanlar barış anlaşmasına varabilirdi; dostlar ise ihtiyaç duymazdı. Ne yazık ki, Folman’ın filmi İsrail’in savaşa zorlanan ahlaklı bir ülke olduğuna dair genellikle benimsenen görüşe katkıda bulunuyor.
Barış olası ve olası olmalı. Waltz With Bashir’in aksine Cup Final gibi filmler buna yardım eder çünkü bu tür filmler adalete öncülük edecek bir anlayışa, kavramaya katkıda bulunur. İlk filmi tekrar hatırlayacak olursak, umarım bir gün Riklis, Bacri ve diğer rol alanlarla tanışırım. Belki de gelecek yıl Kudüs’te.
Nadia Hijab: Filistin Araştırmaları Enstitüsü’nde öğretim üyesi.
http://counterpunch.org/hijab02252009.html adresine yayımlanan makaleden çevrilmiştir.
0 Responses to Bağlamını arayan bir film: Waltz With Bashir (Yazan: Nadia Hijab)