Tüm dünyada olduğu gibi ABD'de de halkın sisteme razı olması için kullanılan yöntemlerden en önemlisi "başka bir dünya"ya dair yaratılan korkular. Ülkenin sosyalist partilerinden biri olan Party for Socialism and Liberation, ülkede sosyalizme dair yaratılan sekiz miti ve bunlara dair görüşlerini sıraladı:
Mit 1: Sosyalistler mülkiyetinizi ortadan kaldırmak istiyorlar
Bu mit, özel mülkiyeti bireysel mülkiyet ile karıştırıyor. Sosyalistler, özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasından bahsettiklerinde, üretim araçlarının -serveti yaratan kaynak ve araçların- toplumsallaştırılmasına işaret ederler. Emekçilerin bu türden bir mülkiyeti yoktur. Bundan kurtulmaya çalışmamızın nedeni de budur.
Şu anda bin tane milyarderin serveti, yeryüzünün en yoksul 3,5 milyar insanınınkine eşit. Herkese daha fazlasını sağlamak için bu servet ortak sahpiliğimizde olmalıdır, bu birkaç kapitalistin mülkiyeti olmamalıdır.
Sosyalistlerin, birinin evini, arabasını veya bireysel kullanım için olan eşyalarını ortadan kaldırmakta bir çıkarları yoktur. Gerçekte, ipotek/haciz krizinin de gösterdiği gibi, kapitalist düzende bankalar bu türden mülkiyetin bile çoğunluğunu elinde tutar ve bunu istediği gibi ortadan kaldıracaktır.
Mit 2: Sosyalistler demokrasiye karşıdır ve diktatörlük yanlısıdır
Kapitalist düzendeki iki partili "demokratik" sistem aslında zenginlerin diktatörlüğüdür. Bu düzende servetin tümünü emekçiler yaratır, ancak kapitalistler -şirketlerin ve bankaların sahipleri- ekonomik gücün tamamına sahiptir ve bu gücü politikayı kontrol etmek için kullanır. Bu gerçek, biz oy kullanma hakkına sahip olsak da hiçbir zaman değişmez. Bütün önemli kararlar icra kurulu odalarında verilirken, biz bir dahaki sefere kimin ezeceğini oylar hale gelmiş durumdayız.
Sosyalizmde, toplumun muazzam kaynakları bireysel olarak biriktirilemez, servetleştirilemez. Bu kaynaklar, işçi sınıfının ve onları örgütlerinin belirlediği bir plana göre kullanılır ve dağıtılır. Çünkü zenginlik, küçücük bir seçkin grubunun elinde toplanmayacaktır, sosyalizm ilk kez gerçek bir demokrasinin -gerçek bir "halk egemenliği"nin- temellerini yaratır.
Tarihte, işçi sınıfının egemenliğini savunan çeşitli politik biçimler olmuştur. ABD okullarında bize tek pasrti sistemlerinden dolayı Sovyetler Birliği'nin, Çin'in ve Küba'nın şeytani diktatörlükler olduğunu öğretirler. Ancak hiçbir zaman bu ülkelerin böylesi hükümetleri, zengin diktatörlüğünü geri getirecek olan karşı devrimcilere karşı korunmak için kurduklarını öğrenmeyiz.
Mit 3: Sosyalizmde çalışmaya teşvik edecek hiçbir şey yoktur
Kapitalizmde, en zengin insanlar hiçbir iş yapmayanlar iken, sosyalizm çok çalışmayı ödüllendirir. Sosyalist bir toplumda, işçi sınıfı üretim araçlarını ve kendi emeklerinin meyvelerini kontrol eder ve bu nedenle üretimde tam kapasiteyi gerçekleştirmek için gerçek bir dayanağı vardır. Kapitalizmde çalışmayı teşvik eden ana etmen işten atılma ve açlık tehdididir.
Sosyalizmde birey yaptığı işe göre ücret alır. Kapitalizmde işçi sınıfı mensupları maaştan maaşa yaşarken, toplumun en az üretken üyelerinin -bankacılar ve CEO'lar- serveti açık biçimde büyür.
Mit 4: Sosyalizm insan doğasına aykırıdır
İnsan "doğası" içinde yaşadığınız toplum biçimine bağlı olarak değişir. Marx, toplumdaki egemen fikir ve tutumların, hakim sınıfın fikir ve tutumları olduğunu açıklamıştır. Bize insanların doğal olarak şiddete düşkün, sömürücü ve bencil olduğuna inanmamız öğretilir, çünkü toplumumuzun üzerine inşa edildiği esaslar bunlardır. Binlerce yıllık komünal, sınıfsız toplumların tarihini de içeren insanlık tarihini gözden geçirdiğimizde, var olan bir başka insan "doğasını" görebiliriz. Hatta günümüz toplumunda, günlük yaşamımızda muazzam ortak fedakarlık ve dayanışma örneklerini görebiliriz - akşam bültenlerinde haber olmasa bile.
Mit 5: Sosyalistler inanç özgürlüğüne saygı göstermezler
Sosyalizm, dini kişiye özel bir mesela olarak görür ve inanç temelli ayrımcılığa karşı etkin biçimde mücadele eder.
Marx, hiçbir zaman dinin yasaklanması çağrısı yapmamıştır. Marx, tarihsel olarak din kurumlarının, insanları baskıya karşı mücadele etmekten caydırdığına dikkat çekmiştir. Bu kurumlar yoksul ve emekçilere bunun yerine öte dünyadaki daha iyi yaşam için beklemeleri şeklinde yol göstermiştir.
Bununla birlikte, daha iyi bir dünya için mücadele ederken inançsal ideolojiyi kullanan birçok hareket örneği vardır.
Mit 6: Sosyalistler sadece sınıfsal baskıyla ilgilenirler, diğer baskı türleriyle değil
PSL üyeleri baskının her türlüsüne kasrşı yorulmak bilmeyen savaşçılardır. Biz, ırkçılık, cinsiyetçilik, göçmen karşıtı gericilik, homofobi ve tüm diğer ayrımcılık türlerinin yoksul ve emekçi insanlasrı böldüğüne ve ileriye doğru yol almak istiyorsak bunlara karşı mücadele etmemiz gerektiğine inanırız. Biz kendimizi, siyahların, kadınların ve LGBT bireylerin kurtuluş bayrağını yükselten sosyalistlerin devrimci geleneğine yerleştiriyoruz.
Mit 7: Sovyetler Birliği çöktüğünde sosyalizm de çöktü
Sosyalizm, tek bir devlete bağlı olan bir anlayış değildir. Kapitalizmin sömürü sistemi var oldukça o da var olacaktır. Sovyetler Birliği'nden önce de vardı ve dolayısıyla sonra da var. Sosyalizm, kıtlığı ortadan kaldıran ve üretenleri yönetime getiren bir yöntemle toplumun nasıl örgütleneceğinin teorisidir.
Var olan ülkelerden sadece birkaçı sosyalizmi inşa etmeyi denemiştir. Sömürgecilik ile yoksullaştırılmış bir ülke olan Küba, toplum kaynakları sermaye sınıfını zenginleştirmenin aksine halkın ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıldığında neyin başarılabileceğinin örneğidir.
Sovyetler Birliği, yoksul ve emekçilerin iktidarı almasının ilk deneyimidir. Kendi çelişkilerine karşın Sovyetler evrensel sağlık hizmeti, ücretsiz öğrenim, çalışma hakkı, ücretsiz çocuk bakımının yanı sıra tüm çalışanlara güvenceli doğum izni ve tatil günleri sağlamıştır. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana Rusya'da yaşam süresi beklentisi ve yaşam standartları çakılırcasına düşmüştür.
Sovyetler Birliği aynı zamanda, devrimci sosyalizm yolundan sapan imtiyazlı, bürokratik bir liderlik geliştirmiştir. Ancak bunun az gelişmişliğin mirası olduğu unutulmamalıdır. Bütün varlığı süresince dünyanın en güçlü ülkeleri Sovyetler'i güçsüzleştirmek ve yıkmak için çabalamıştır.
Mit 8: ABD'de sosyalizmin hiçbir tarihsel kökeni yoktur
Sosyalizm, ABD işçi sınıfının verdiği bütün başlıca mücadelelerde tutarlı ve kendini adamış iştirakçilere sahiptir. Başlıca sosyalist tatillerin bazıları -Uluslararası İşçi Günü (1 Mayıs - ç.n.) ve DÜnya Kadınlar Günü- ABD'den ortaya çıkmıştır. İlk sendikalar, kapitalizmi yıkmak isteyen radikaller tarafından kurulmuştur. Büyük Buhran süresince sosyalistler emek hareketinin lideri olmuşlar ve işsizleri örgütlemişlerdir. 1960'larda ırkçılığa, savaşa ve cinsiyetçiliğe kasrşı mücadelenin önde gelen isimleri, bu türden adaletsizliklere sadece sosyalizmin bir son verebileceğini onaylamıştır.
http://www.pslweb.org/site/News2?page=NewsArticle&id=14484&news_iv_ctrl=1261 adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.
0 Responses to ABD'den sosyalizm mitleri