Content feed Comments Feed

DiEM25 (2025 Avrupa’da Demokrasi Hareketi) üyesi Ivana Nenadovic, Sırbistan'ın Novi Sad kentindeki tren istasyonunda beton sundurmanın çökmesi ve 15 kişinin ölümüne sebep olması sonrasında öğrenci protestoları olarak başlayan ancak giderek kitleselleşen protestoların muhtevasına dair bir yazı kaleme aldı.


Dört buçuk ay süren protestoların ardından, Sırbistan'ın dört bir yanında yüzlerce kilometre yürüyen ve Novi Sad, Niş ve Kragujevac'ta protesto gösterileri düzenleyen öğrenciler, şimdiye kadarki en büyük buluşma olması beklenen bir çağrı yaptı. Belgrad'da 15 Mart'ta düzenlenen protesto, bu kentin 35 yıllık protesto tarihinde gördüğü en büyük insan kitlesini bir araya getirdi. Tahminler, Sırbistan İçişleri Bakanlığı (MUP) tarafından 'sayılan' 107 bin kişiden, bilinmeyen bir kaynağa göre (gerçekçi olmayan) 1 milyon 600 bin kişiye kadar değişiyor, ancak en gerçekçi tahmin 800 bin ila 1 milyon arasında olabilir.

Geçen hafta boyunca tırmanan gerilime, Aleksandar Vučić'in protestocuların arasına sızmaya ve olay çıkarmaya hazır haydutlarından oluşan bir cenaha, Parlamento önünde onları koruyan güçlü polis kuvvetlerine ve 15 dakikalık saygı duruşu sırasında ses silahı kullanıldığı iddialarına rağmen protesto barışçıl kaldı.

Öğrencileri taleplerinde desteklemek üzere Sırbistan'ın dört bir yanından gelen insanların sayısı, korkunun yerini kararlılığa, (farklı grupların) birliğine ve 'çocuklarımızla' dayanışmaya bıraktığını gösterdi. Yürüdükleri her kilometrede, paylaştıkları her gülümsemede, dökülen her sevinç gözyaşında, Vučić’in yalanlar ve uydurmalar üzerine kurulu medya imparatorluğunun dalavereleri insanların gözleri önünde yıkılıyordu.

Talepler şöyle:

- Novi Sad'daki tren istasyonunun yeniden inşasına ilişkin şu anda kamuya açık olmayan tüm belgelerin yayımlanması

- Yetkili makamlardan, öğrencilere ve profesörlere fiziksel saldırıda bulunduğundan makul olarak şüphelenilen tüm kişilerin kimliklerinin teyit edilmesini ve bu kişiler hakkında cezai işlem başlatılması. Ayrıca, kamu görevlisi oldukları kanıtlandığı takdirde bu kişilerin görevden alınması

- Protestolarda gözaltına alınan ve tutuklanan öğrencilere yönelik suçlamaların düşürülmesi ve devam etmekte olan cezai kovuşturmaların askıya alınması

- Yükseköğretim bütçesinde yüzde 20 oranında bir artış

Geçtiğimiz aylarda muhalefet partilerinin görünürde olmaması, öğrencilerin etrafında ideolojik açıdan tutarsız da olsa geniş bir halk cephesi oluşmasında kesinlikle büyük bir etkendi. Buna paralel olarak, farklı siyasi ve ideolojik çevrelerden gelen öğrencilerin kendileri de genel kurullarda örgütlenerek, özyönetim uygulayarak ve medyaya aynı şeyi, yani dört taleplerini temsil eden birçok kişiden biri olarak yaklaşarak bölünmelerin üstesinden gelmeyi başardılar.

Haftalar ve aylar geçtikçe kaçınılmaz bir soru ortaya çıkıyor: Sırada ne var? Parti sistemine alışkın olanlar öğrencilerin bir parti kurmasını ve bir sonraki seçimlerde aday olmasını bekliyor, diğerleri geçiş dönemi veya geçici bir hükümetten bahsediyor -ancak bu hükümetin nasıl kurulacağı ve kimlerin yer alacağı konusunda net bir fikir yok, insanların önemli bir kısmı ise yürüyüşlerin ve barışçıl protestoların bizi bir yere götürmeyeceğini ve bu rejimin savaşmadan düşmeyeceğini söyleyerek sabırlarını kaybediyor.

Tüm bu fikirler, ne yazık ki, (potansiyel) “Ertesi Gün” için gerçek bir vizyondan veya programatik bir çözümden yoksundur. Öğrenciler bize medyanın karanlığında ışığı, uzun zamandır unutulmuş dayanışmayı, şefkati ve insanlığı getirdi, ancak tüm işi öğrencilerin yapmasını bekleyemeyeceğimizi kabul etmeliyiz. Siyasi partiler, en azından Vučić 'in Truva atı projeleri olmayanlar, sivil toplum, uzmanlar, analistler, her zamanki gibi aynı tas aynı hamam durumundalar, seçim öncesi iyi bilinen araziye kaymak dışında gözle görülür bir şekilde taze veya ilham verici fikirlerden yoksun.

Ne yazık ki, Vučić sistemin sahibi olduğu sürece demokratik seçim sürecinin işlemesini bekleyemeyiz. Seçimlere hile karıştırma sanatını mükemmelleştirdi, medya alanı kendi arka bahçesi, haydutları insanları mitinglerine gitmeye zorluyor, yoksulluk sınırının altında yaşayan insanlara bir oy için bir kutu kuru gıda veriliyor ve liste uzayıp gidiyor. Bağımsız gözlemcilere, çok sayıda kanıta ve STK kesiminin AB kurumlarına yaptığı şikayetlere rağmen, 13 uzun yıl boyunca yaptığı yanına kâr kaldı.

DiEM25'in eş kurucusu Srećko Horvat'ın da dediği gibi, hem Batı medyasından hem de AB kurumlarından gözle görülür bir destek görmemesi Sırbistan'ı 'siyaseten öksüz' haline getirirken, öğrenciler ya da demokrasi ne yaparsa yapsın Vučić 'in amacına hizmet edene kadar yerinde kalacağını da (bir kez daha) kanıtladı. Bölünme yaratma ve 'iç hainleri ve dış düşmanları' işaret etme konusunda uzman olsa da, Sırbistan'ın sömürgeleştirilmesine ve doğal kaynaklarının satılmasına kimse onun kadar katkıda bulunmamıştır.

İlericiler olarak, DiEM'ciler olarak, AB faşizme ve 'barış için savaş' zihniyetine kayarken kendimize 'Ne yapmalıyız' diye sorduğumuzda, kişisel dileğim Sırp öğrencilere bakmak, tehditlere ve sonuçlarına rağmen direnme cesaretlerinden ilham almak, genel kurul toplantılarında doğrudan demokrasinin nasıl uygulanacağını ve daha geniş bir insan cephesini -çiftçiler, öğretmenler, avukatlar, sanatçılar, motorcular, emekliler vb.- 'sistem herkes için eşit çalışmalı' gibi basit talepler etrafında nasıl birleştireceğimizi onlardan öğrenmek olurdu.

https://diem25.org/serbian-student-protests-a-shining-light-in-the-fight-for-democracy/ adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.


0 Responses to Bir DiEM25 üyesinin gözünden: Sırbistan öğrenci protestoları ne istiyor, neyi amaçlıyor?

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

459859

İzleyiciler

Günlük Arşivi