Content feed Comments Feed

Mike Davis: Tepedeki isyan

7 Ocak 2021 Perşembe

Tarihçi-kentsel teorisyen-yazar Mike Davis, 6 Ocak günü ABD’de yaşanan ve kongre binasının Trump taraftarlarınca işgal edilmesini de içeren olaylara ilişkin New Left Review için kaleme aldığı yazıda, bu yaşananların Trump devrinin tamamen sona erdiğine ve Trump'ın politik hattının yenildiğine işaret olmadığını vurguluyor.


 

Demokrasi tapınağımızda dün meydana gelen “kutsala saygısızlıklar”, sadece bir kara komedi olması bakımından bir “ayaklanma” teşkil etti. Olan şey özünde, sirk sanatçısı gibi giyinmiş büyük bir motorcu çetesinin ve savaş artığı barbarların –boyalı yüzüyle kürk ceketini giymiş biçimde boynuzlu bizon olarak şekil yapan boyalı yüzlü herifin de aralarında olduğu- en büyük golf kulübüne zorla girmeleri, Pence’in tahtına oturmaları, senatörleri kanalizasyona kadar kovalamaları, rasgele burunlarını karıştırmaları ve dosyalarını yağmalamaları ve hepsinden öte, evdeki ahbaplarını göndermek üzere sonu gelmeyen biçimde selfielerini çekmeleriydi.  Yoksa hiçbir fikirleri yoktu. (kusursuz Buñuel ve Dali estetiğiydi: Yegâne kuralımız çok basit. Herhangi bir rasyonel açıklama türüne elverişli olabilecek hiçbir fikir ve imge kabul edilmeyecektir.)

Ancak beklenmeyen biçimde derin bir şeyler oldu: Trump’ın lanetini, düne kadar tutkuları başkanlık kültü tarafından prangaya vurulmuş olan muhafazakâr savaş şahinlerinin ve sağcı genç aslanların kariyerlerinin üstünden kaldıran bir deus ex machina*. Bugün, uzun zamandır beklenen bir cezaevinden firarın işaretiydi. “Gerçeküstü” kelimesi çok fazla dillendirildi; fakat bu, Senato’daki seçim inkârcılarının yarısının Biden’ı “itidalli olma” çağrısına yönlendirmesi ve büyük miktarda zehirli dindarlık kusmasıyla birlikte dün geceki iki partili seks âlemini tam olarak nitelendiriyor. 

Açıklığa kavuşturayım: Cumhuriyetçi Parti, onarılamaz bir ayrışma yaşadı. Beyaz Saray’ın Fuhrerprinzip** standartlarıyla Pence, Tom Cotton, Chuck Grassley, Mike Lee, Ben Sasse, Jim Lankford ve hatta Kelly Loeffler şu anda kabul edilemez hainler. Bu, ironik bir şekilde, hâlâ aşırı sağcı ama post-Trump âlemde başkanlık için çekişen uygun isimler olmalarını mümkün kılıyor. Seçimlerden beri ve perde arkasında, büyük sermaye ve birçok büyük Cumhuriyetçi Parti bağışçısı Beyaz Saray ile köprüleri yaktı; bu durumun en sansasyonel örneği, dün Pence’e, Trump’ı azletmek için 25. maddeyi kullanma çağrısında bulunan aşırı Cumhuriyetçi  Ulusal Üreticiler Birliği’dir. Tabii ki, yönetimin ilk üç yılında muazzam vergi indirimleriyle, çevresel ve emeğe dair düzenlemelerde kapsamlı geriye gidişlerle ve uyarıcılarla beslenen borsa ile yeterince mutluydular. Ancak geçen yıl, Beyaz Saray’ın büyük ulusal krizleri yönetmekte ya da temel ekonomik ve siyasi istikrarı temin etmekte yetersiz olduğuna dair kaçınılmaz kabulü getirdi.

Amaç, Trump’tan uzun zamandır rahatsız olan Koch ailesinin yanı sıra Ulusal Üreticiler Birliği ve Business Roundtable (İş Dünyası Yuvarlak Masası; “ABD’nin TÜSİAD’ı” diyebileceğimiz sermaye çevrelerinin çıkar birliğidir; ç.n.) gibi daha geleneksel kapitalist çıkar grupları ile parti içindeki gücün yeniden hizalanmasıdır. “Ilımlı Cumhuriyetçiler”in aniden mezardan kaldırıldığına dair bir yanılsamaya düşülmemeli; ortaya çıkan proje Hıristiyan evanjelikler ve ekonomik muhafazakârlar arasındaki ana ittifakı koruyacak ve muhtemelen Trump devri mevzuatının büyük kısmını koruyacak. Kurumsal olarak, güçlü bir genç yetenekler kadrosuna sahip olan Senato Cumhuriyetçileri, post-Trump cenahı vahşi Darwinci rekabet vasıtasıyla yönetecek –her şeyden öte McConnell’ı yerinden etme çatışması- ve muhtemelen Demokratların seksenlik oligarşisi sahneyi terk etmeden önce nesilsel bir haleflik meydana getirecek. (Önümüzdeki birkaç yılda post-Trump cenahtaki başlıca iç savaşım muhtemelen dış politika ve Çin ile yeni soğuk savaş merkezli olacak.)

Bu, ayrışmanın bir tarafı. Diğer tarafı daha çarpıcı: gerçek Trumpçılar fiilen, ağırlıklı olarak Temsilciler Meclisi’nde saklanan üçüncü bir taraf haline geldi. Trump, kendisini acı intikam fantezileriyle mumyalarken, bireysel saf değiştirmeler meydana gelebilecek olsa da iki cenah arasındaki uzlaşma muhtemelen imkânsız hale gelecek. Mar-a-Lago, onun kararlı takipçilerini, Cumhuriyetçi ön seçimleri terörize etmek ve Cumhuriyetçilerin güçlü olduğu eyaletlerin yasama organları ile temsilciler meclisinde büyük bir ölümcül birliğin korunmasını sağlamak için harekete geçirmeye devam edecek olan Trump’ın ölüm tarikatı için üs haline gelecek. (Devasa şirket bağışlarına erişen Senato’daki Cumhuriyetçiler, böylesi zorluklarla çok daha az zedelenebilir durumdadır.)

Yarın liberal uzmanlar, bize, Cumhuriyetçilerin intihar ettiğine, Trump çağının bittiğine ve Demokratların hegemonyayı geri kazanmanın eşiğinde olduklarına dair güvence verebilirler. Buna benzer tehlikeli açıklamalar tabii ki 2015 yılında Cumhuriyetçilerin ön seçimleri sürecinde de yapılmıştı. O zamanlar çok inandırıcı görünüyorlardı. Ancak Cumhuriyetçiler arasındaki açık bir iç savaş, Biden’ın iktidarı ilericiler ile paylaşmayı reddetmesi nedeniyle kendi bölünmeleri yara haline gelmiş olan Demokratlara ancak kısa vadeli avantaj sağlayabilir. Dahası, Trump’ın elektronik fetvalarından kurtulmuş olan genç Cumhuriyetçi senatörlerin bazıları, beyaz üniversite eğitimli banliyö seçmenleri için, ortayolcu Demokratların idrak ettiklerinden çok daha zorlu rakipler olduklarını kanıtlayabilirler. Her halükârda, yanılma payı olmaksızın öngörebileceğimiz tek gelecek –aşırı sosyo-ekonomik çalkantının devamı- siyasi kristal küreleri işe yaramaz hale getiriyor.  

 

* Deus ex machina, bir kurguda beklenmedik, olma ihtimali güç ve bazen gerçeküstü bir karakterin aniden ortaya çıkarak mevcut düğümü ya da sorunu çözmesi durumları için kullanılan kalıptır; “makine tanrı” anlamına gelir.

** Fuhrerprinzip, Nazi Almanya’sında liderin, dönem özelinde Führer’in sözünün her türlü kanundan üstün olduğu anlamına gelen terimdir ve o dönem ülkenin siyasi anlayışının temelini oluşturur.  

 

https://newleftreview.org/sidecar/posts/riot-on-the-hill adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.

Çeviri: Gerçeğin Günlüğü

Gerçeğin Günlüğü’nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya, Twitter üzerinden takip etmek için burayablogun Telegram Kanalını takip etmek için ise bu bağlantıya tıklayınız.

0 Responses to Mike Davis: Tepedeki isyan

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi