Content feed Comments Feed

Neil Faulkner, doruk noktasında günümüz Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’ini kapsayan bir alana erişen Maurya İmparatorluğu’nu ve imparatorluğun toplumsal yapısını inceliyor.

Çiftçilik, milattan önce 7000’lerde Hindistan’da İnduş Vadisi’nin batısındaki Kacchi Ovası’nda başladı. Burada buğdayın yabanıl ataları, arpa, sığır, koyun ve keçiler ehlileştirmeye uygundu. Bu doğal kaynaklar, küresel ısınma ve aşırı avlanma ile temsil bulan ekolojik krizden bir çıkış yolu sunmuştu.

Bununla birlikte İnduş Vadisi insanları çiftçilerin etkisinden üç bin yıl boyunca büyük oranda bağışık kalmışlardı. Alüvyal taşkın ovasının devam eden doğal bereketi, milattan önce 4000’lere dek tarımla uğraşmayı gereksiz kılmıştı.

Ondan sonra tarımın yayılması hızlı oldu. Milattan önce 4000’li yıllar zarfında İnduş Vadisi tarımsal köylerle dolduruldu. Milattan önce 3000’lerin ortasında, nehir havzalarındaki toprağın işlenmesiyle yaratılan devasa üretim fazlası bir “kent devrimi”ni devam ettirdi. İnduş, Erken Bronz Çağ’da bağımsız medeniyetlerin var olduğu dünyadaki sadece dört yerden biri haline geldi.

Milattan önce 2000’lerde, var oluşlarından sadece 500 yıl sonra Mohenjo-daro, Harappa ve diğer İnduş şehirleri terk edildi. Hint Yarımadası’ndaki Erken Bronz Çağ medeniyeti kendi ağırlığı altında çöktü. Kent merkezli seçkinlerce gerçekleştirilen aşırı birikim büyük bir ihtimalle, ahşap ve taştan yapılmış aletlere dayalı tarımsal ekonominin üretici kapasitesini felce uğrattı.

Orta Asya bozkırlarının göçebe çobanları arasında, kuzeye oranla çok değişik bir kültür gelişti. Bu uçsuz bucaksız alan, batıda Karpatlar’dan doğuda Mançurya’ya kadar uzanan yüzlerce millik bir çayır şeridiydi. Düşük yağış, şiddetli soğuk kışlar ve kızgın sıcak yazların bileşimi nedeniyle tarım, bozkırlarda yavaş bir ilerleme gerçekleştirmiştir.

Bozkır göçebeleri, atı evcilleştirdi, at arabasını icat etti, alaşım yayı geliştirdi ve bakır, bronz, gümüş ve altından müthiş objeler üretti. Heybetli doğuştan savaşçılar olan bozkır göçebeleri dünyanın en iyi atlı okçularıydı.

Bozkırlarda yaşam istikrarsızdı. İnsanların sayısı, sürülerin büyüklüğü ve otlağın yeterliliği ince bir dengedeydi. Eğer sıcak bir yaz çayırları yakıp yok ettiyse, savaş, yerinden edilme ve kitlesel göç bunu takip edebilirdi. Bu nedenle bozkır insanlarının, sel gibi güçle daha geniş bir dünya üzerinde etkisi olabilirdi.

Belirli aralıklarla ancak önceden kestirilemeyen bir şekilde Orta Asya dışına aktılar, gıda ve yem, ganimet ve servet, yerleşecekleri yeni bir yurt arayarak batıya, güneye ve doğuya, kurumuş çayırlardan bereketli ekilebilir topraklara yöneldiler. Örneğin milattan sonra 13. yüzyılda Moğollar, 5. yüzyılda Hunlar ve milattan önce 3. yüzyılda Çin’in kendisine karşı Çin Seddi’ni inşa ettiği Hiung-nu bunlardandı.

Çok önceleri, milattan önce 1500’lerde Aryenler bozkırları terk ettiler, Hindikuş Dağı’nı aştılar ve kuzeydoğu Hindistan’daki İnduş Vadisi’ne girdiler.

Göçebe çoban istilacılar olarak nispeten sayıca az ve ilk sıradaydılar; yaşam biçimleri ve kültürleri daha önce olduğu şekliyle devam edecek gibi görünüyordu. Bununla birlikte, yüzyıllar boyunca Kuzey Ovası’ndan Ganj Vadisi’ne ve sonrasında da güneye doğru Deccan’a yayıldılar.

O zaman, Hindistan’a milattan önce 800 dolaylarında ulaşan ve Hint-Aryenlerin balta girmemiş ormanlardaki ağaçları devirmesine, kuzey ve orta Hindistan’ı çiftliklerle kaplamalarına fırsat veren demire sahiplerdi.

Aryenler atları, at arabalarını ve fetihçilerin savaşçı kültürlerini tanıttılar. Hindu inancı muhafazakârdı, ritüelleştirilmişti ve korkunç güç tanrıları ile doldurulmuştu. Kast sistemi, savaşla şekil verilen yeni toplumsal hiyerarşiyi taşlaştırmıştı. Aryenler savaşçıydılar (kşatriya), rahiptiler (brahman) ve toprak sahibiydiler (vaişya). Dördüncü bir kast, surdalar karışık ırklardan köylülerdi. Yeni gruplar, Aryen-Hindu toplumuyla giderek büyüyen bir alt-kast aracılığıyla bütünleştiler.

Hinduizm kast sistemini meşrulaştırmıştır. Toplumsal düzen doğal bir düzendi, kutsal olarak onaylanmıştı ve yükselme kişisel bir meseleydi. Erdemliler uyumlu olanlardı; öldükten sonra daha üst bir kastta yeni bir bedende dirileceklerdi. Diğer yandan karşıt görüştekiler bir sonraki yaşamda alt kasta düşürülmeyi bekleyebilecekti.

İstilacılar kendi dillerini de doğurdular: Sanskrit. Bu dil, modern Avrupa dillerinin çoğunun türediği Hint-Avrupa dil grubunun değişik bir biçimiydi. Bununla birlikte Hindistan’da kast sistemi dilin kitleselleşmesini önledi: Sanskrit, eğitimli elitlerin dili haline geldi.

Demir teknolojisi Ganj Vadisi’ni zengin çiftlikler, güçlü hükümdarlıklar ve büyük ordularla doldurdu. Üç yüz yıl süresince rakip devletler üstünlük için savaştı. Milattan önce 321’de Çandragupta Maurya’nın tahtı zorla almasıyla Magadha, bu devletlerin en güçlüsü olarak ortaya çıktı. Bir Yunan yazar, Magadha ordusunun gücünü 200 bin piyade, 20 bin süvari, 2 bin savaş arabası ve 3 bin fil şeklinde tahmin etmiştir.

Milattan önce 321 ile 303 yılları arasında Çandragupta, Ganj Vadisi’ni, Kuzey Ovası’nı ve İnduş Vadisi’ni ele geçirdi. Hemen ardından gelen halefleri güney Hindistan’da başka fetih savaşları açtılar ve milattan önce 260’ta Maurya İmparatorluğu bugün Hindistan, Pakistan ve Bangladeş olan bölgenin neredeyse tamamını kapsadı.

Maurya fethi şiddetliydi. Kalingalılar direnenlerin sonuncularıydı fakat Maurya imparatoru Aşoka onları tamamen ezdi, 150 bin insan sürüldü, 100 bin insan öldürüldü.

Fethedilen bölgenin sömürülmesi sistematikti. Köleler (genellikle savaş esiriydiler) madencilikte, inşaatta, endüstride ve ev hizmetlerinde çalıştırıldılar. Köylüler toprakta çalıştırıldı. Hükümet bentlerin, sarnıçların ve kanalların bakımını sağladı. Sıradan köylüler kendi arazilerine kira, ürünlerine vergi verdiler. Tüccarlar ve zanaatkârlar da çeşitli vergi ve paylar verdiler.

Maurya İmparatorluğu, haraç veren köylü ve küçük tüccarların temeline dayalı olan bir üstyapıydı. Bu durum, Çandragupta zamanından devlet idaresine ve ekonomiye dair bir eser olan Arshashastra’da belirgindir. Tüm topraklar imparatora aitti ve tüm köylülerin ona vergi borcu vardı. Tek aracılar devletin atadığı yetkililerdi.

İmparatorluk şehirlere, şehirler ilçelere, ilçeler köy gruplarına bölünmüştü ve en küçük biri köydü. Her bir köyün muhtarı vardı. Her köy grubunun bir saymanı ve tahsildarı bulunuyordu. Ve hiyerarşi, altındakine değil üstündekine karşı sorumlu olan astlar şeklinde gidiyordu.

Bir ihbarcılar ağı halkın içinde casusluk yapıyor ve muhalifleri yetkililere bildiriyordu. Maurya fethini tamamlayan ve sonrasında imparatorluk idaresini şekillendiren Aşoka (milattan önce 269-232), Dhamma anlayışını destekleyerek herkesi kapsayıcı bir ideolojik hegemonyaya erişmeye çalıştı.

Budizm’in muhafazakâr bir biçimi olan Dhamma (Dharma adı da verilir; ç.n.) toplumsal harmoni çıkarına, farklılıkların hoş görülmesine ve gizli tutulmasına vurgu yapıyordu. Bu, Maurya toplumunun aykırılıklarını dondurarak kurutma girişimiydi.

İşe yaramadı. Aşoka’nın ölümünden 50 yıl sonra Maurya İmparatorluğu dağıldı. Yönetici sınıfın Hindu ve Budist kesimleri arasında gerginlikler vardı. Buyruk altına alınan devletler başkaldırdı. Dış düşmanlar ülkenin parçalarını kopardı.

Askeri üstyapı devasaydı. Romalı bir yazar, rakamları 600 bin piyade, 30 bin süvari ve 9 bin fil şeklinde belirtir. Ancak Maurya devleti, birleşmiş bir yönetici sınıf, ortak bir kültür ve iyi iletişimden oluşan yapıştırıcı olmaksızın alelacele bir araya getirilmiş bir karışımdı.

Pers İmparatorluğu dışarıdan fetih ile yok edildi. Maurya İmparatorluğu iç ahenk olmadığından içeriye doğru çöktü. Buna karşın Ch’in İmparatorluğu 2000 yılın ardından son buldu. Şimdi buna döneceğiz.

http://www.counterfire.org/index.php/articles/a-marxist-history-of-the-world/6527-a-marxist-history-of-the-world-part-12-india-the-mauryan-empire adresinde yayımlanan metinden çevrilmiştir.


Yazı dizisinin "Batı Asya: Pers İmparatorluğu" başlıklı bir önceki bölümünü okumak için buraya tıklayınız

Gerçeğin Günlüğü'nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya tıklayınız

0 Responses to Marksizm Penceresinden Dünya Tarihi / Bölüm 12: Hindistan: Maurya İmparatorluğu

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi