İkinci Bölüm
1885-1893: Kardeşin Ölümü, Marksist Çevreler, II. Nicholas Tahta Çıkıyor
Ağabeyi Aleksandr, Çarlık yetkilileri tarafından tutuklanıp
yargılandıktan sonra dört yoldaşıyla birlikte bir meydanda asıldığında Vladimir
henüz ergenlik çağındadır. Bu olay Lenin’de ömür boyu kalıcı etki bırakacaktır.
1886 yılındayız. Vladimir’in babası beyin kanamasından ölür,
çocuk artık bir ergendir, 16 yaşındadır ve yakın zamanda Paris yakınlarında ölen
Babalar ve Oğullar’ın yazarı Turgenyev’i okumaktadır. Vladimir, taktığı haçı
çıkarır. Siyaset hakkında hâlâ hiçbir şey bilmiyorsa da, en azından tüm
soruların sorusunu çözmüştür: hayat, yeryüzünde yaşanır. Ağabeyi Aleksandr’ın
üzerinde çalışabileceği birkaç siyasi fikri vardır. Narodnaya Volya’dan geriye
kalanlara ve ideolojik olarak yönettiği “terörist fraksiyonuna” katılır. Çar
ölmüştür, listede sırada varisi vardır. Aleksandr bombaları yapar ancak
imparatorluk polisi, grubu harekete geçemeden onu tutuklar. Mahkemede tüm
sorumluluğu üstlenir: 8 Mayıs 1887’de 4 yoldaşıyla birlikte bir meydanda
asılır. Onların son nefeslerini teker teker izler. 21 yaşındadır. Saint
Petersburg’un yaklaşık 30 kilometre doğusundaki Shlisselburg’da ölür. Kız
kardeşleri Anna, ev hapsine alınır. Anneleri umutsuzluğa kapılır.
Biyografi yazarı Jean-Jacques Marie, kitabı “Lénine”de,
“Ağabeyinin asılması Lenin’i derinden sarstı” diye yazar. Yorumcular bu konuda
sayısız yorum yapmıştır: Bu trajedide, gelecekteki Lenin’de intikam duygusunun
uyanışını mı sezmeliyiz? Rus yazar Lev Danilkin’in 2017 tarihli ödüllü eseri “Lenin,
Pantokrator of Solar Dust”ta, Aleksandr’ın idamının, müstakbel Bolşevik’in “nevrozlarının
kökeninde yattığına şüphe olmadığını” belirttiği hipotezi her halükârda bundandır.
Psikolojik bir hipotez olduğu kesin. Amatör katilin ölümünden 8 yıl sonra
Vladimir, “Ağabeyim, benim yolumu çizdi” diye itiraf edecekti. Şart kipine
bağlı kalmalıyız. Ağabeyinin ölümünden sadece birkaç gün sonra genç adam yine
de sınavlarını büyük bir başarıyla geçer. Altınla süslenmiştir. Zeki, soğuk,
katı ve arkadaşsız bir öğrencidir. Onunla laf olsun diye konuşulmaz.
Ağustos ayında Vladimir, üniversitede hukuk okumak için
Kazan’a gider. Orada bir konseyin temsilcisi seçilir. Yıl sona ererken, öğrenci
kulüplerinin yasaklanmasına karşı mütevazı bir mitinge katılır. Tutuklanır,
kışkırtıcı olmakla suçlanır, kurumdan atılır ve Kokushkino’daki annesi ve Anna’nın
yanına geri gönderilir. O kış Vladimir avlanır ve kayak yapar; ama her şeyden
önce okur. Hem de çok miktarda. Sonra sıkılmaya başlar. Kamu eğitimi bakanına,
kendisini üniversiteye yeniden kabul etmesi için yalvarır: ret. Ancak ailenin
Kazan’a dönmesine izin verilir. Vladimir, Marksist toplantılara katılır ve
Kapital’i okumaya başlar. En azından ilk cildi; o sırada çevrilmiş olan tek
cildi. Bu cilt Rusya’da oldukça başarılı olur. Marx, 5 yıl önce hastalanarak
ölür; Kuzey Londra'da bir mezarlıkta yatmaktadır ve arkadaşı Engels, Manifesto’nun
1888 İngilizce baskısına yazdığı önsözde şöyle der: “Bu sınıf mücadelelerinin
tarihi, günümüzde sömürülen ve ezilen sınıfın -proletaryanın- sömüren ve egemen
sınıfın -burjuvazinin- egemenliğinden kurtuluşunu, aynı zamanda ve ilk ve son
kez toplumun genelini tüm sömürüden kurtarmadan elde edemeyeceği bir aşamaya
ulaşıldığı bir dizi evrim oluşturur. “
Siyasete artan bu ilgi, Vladimir’in annesinin hoşuna gitmez.
Toprak satın aldığı Alakaevka köyünde bir çiftçi olmasını tercih eder; bu gerçekleşmeyecektir.
Bu dönemde eski Marksist arkadaşları tutuklanır. Vladimir okumaya devam eder.
Marx ve Engels’in yanı sıra köylü öyküleri de okur. Latince ve Rusça dersleri
verir, spor yapar, yüzer ve bir Marksizm tartışma grubuna katılır. Hayatı düzenlidir.
Hiçbir şey göze batmaz. Kalın kafalı, disiplinli. Hukuk eğitimine yeniden, bu
kez uzaktan devam etmek ister, ama bir kez daha nafile. Annesi ısrar eder. Bu
kez işe yarar. Sevgili çocuk, 1890 yazında Saint Petersburg’a gider. Ertesi
Kasım ayında sınıf birincisi seçilir. Özgür düşünceli bir avukat, kısa süre
sonra onu asistan olarak işe alır.
Rusya’yı kıtlık vurur. Toprakta kuraklık hüküm sürmektedir,
rejim tahıl ihraç etmeye devam etmektedir ve köylüler şehre akın etmektedir.
Ancak rejine göre kıtlık söz konusu değildir. Basına, formüle sadık kalmaları
söylenir: “Kötü hasat.” Çar, ilk başta felaketi hafife alır. Halk, çiğ un ve
kötü ekmek yer, dam için ayrılan samanlar hayvanlara geri döner. Bir yardım
planı uygulamaya konur, bir prenses 10.000 ruble bağışlar; devlet, köylüye vaaz
verir, tifüs ve kolera baş gösterir. Tolstoy, kıtlık üzerine yazdığı bir
mektupta böyle gürler: “Nüfus yozlaşıyor, çocuklar zamanından önce ölüyor, sırf
zengin beyefendiler ve tüccarlar kendilerine özgü efendi hayatlarını
yaşayabilsinler diye.”
Vladimir, bu tür hayır işlerine katılmaya niyetli değildir:
hayırseverlik adalet değildir. Ancak tarihçi Nicolas Werth’e göre, trajedinin
onu tatmin edeceği noktadan daha fazlası vardır. Kendisi de Heller tarafından
alıntılanan Beliakov’a atıfla: “Vladimir İlyiç Ulyanov, kıtlığın birçok olumlu
sonucu olacağını, özellikle de burjuvazinin yerini alacak yeni bir sanayi
proletaryasının ortaya çıkacağını açıkça söyleyecek cesarete sahipti [...]
Kıtlığın, miadını doldurmuş köylü ekonomisini yok ederek, bir sonraki aşamayı
daha hızlı bir şekilde getireceğini ve kapitalizmi zorunlu olarak takip eden
aşama olan sosyalizmi başlatacağını açıkladı. Kıtlık, aynı zamanda sadece Çar’a
değil, Tanrı’ya olan inancı da yok edecekti.” Yaklaşık 400 bin kişinin öldüğü açıklanacaktır.
1893’te Lenin, ödünç aldığı iki isimle iki Marksist çevrenin
önünü açar. Kaldığı yerler sade, muhatapları ciddiyetinin farkındadır. Ertesi
yıl, popülist militanlığa açıkça karşı çıkar: hayır, kesinlikle hayır, Rusya’da
yaslanılacak komünizm tohumları yoktur. Her şey inşa edilmeye devam etmektedir
ve ancak bu topraklarda doğan kapitalizmin üstesinden gelinerek komünizme
ulaşılacaktır. Popülizme karşı bu mücadelesini Mayıs 1894'te üçüncü eserinde de
sürdürecektir: “‘Halkın Dostları’ Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar?”
Birinciler popülisttir; ikinciler ise kendisinin de aralarında bulunduğu Marx’ın
öğrencileridir. 24 yaşındaki Vladimir, onların “devrimci” teorilerini metodik
bir şekilde parçalarına ayırmaya koyulur. Ve bunu yapmak için, genç adam
“pisliğin içinden geçmek” zorunda olduğunu kabul ediyor. Üslubu çoktan
oturmuştur: sert, alaycı, acımasız. Kaleminin kâğıdı tırmaladığı neredeyse
duyuluyor. İşçi sınıfının “eğitimli temsilcilerini” bilimsel –siz Marksist
olarak okuyun- sosyalizmin uygunluğuna ikna etmek ve uluslararası mücadele
yoluyla komünist devrimin zaferine yürümek acildir.
Yıl sona erer; Çar da öyle. III. Aleksandr’ın hırpalanmış
böbrekleri, sırtını yere getirir. II. Nicholas onun yerine geçer ve hiçbir
şeyin otokrasiyi sarsamayacağına yemin eder. Vladimir ilk broşürünü yazar ve
bunu grevdeki bir fabrikanın duvarlarına yapıştırır.
https://www.versobooks.com/en-gb/blogs/news/the-novel-of-lenin-chapter-two-1885-1893-the-death-of-the-brother-marxist-circles-nicholas-ii-ascends-to-the-throne adresinde yayımlanan ve Fransızca orijinalinden Patrick Lyons tarafından çevrilen metinden Türkçeye çevrilmiştir.
Bir önceki bölüm olan "Vladimir’in Doğumu, Çar II. Aleksandr’ın Suikaste Uğraması"nı okumak için buraya tıklayınız.
Çeviri: Gerçeğin Günlüğü
0 Responses to Lenin Romanı-İkinci Bölüm: Kardeşin Ölümü, Marksist Çevreler, II. Nicholas Tahta Çıkıyor (1885-1893)