Content feed Comments Feed

Jacobin dergisi, referandum ve akabindeki genel grevin ardından, Katalunya’nın sol/sosyalist siyasi hareketlerinden Halk Birliği Adayları (CUP) yöneticisi Lluc Salellas ile bağımsızlık hareketinin olası bir sonraki adımları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Bağımsızlık hareketinin en radikal bileşeni olarak tanımlanan ve 2015 yılındaki bölge seçimlerinde 300 binden fazla oy alarak parlamentoda 10 milletvekili ile temsil edilen CUP yöneticisi Lluc Salellas, Jacobin’in Avrupa editörü Ronan Burtenshaw’un sorularını yanıtladı.


İspanya hükümetinin referanduma karşı olduğunu 1 Ekim’den önce biliyordunuz, ancak referandumu bastırma girişimi sırasında uygulanan şiddet düzeyini bekliyor muydunuz?

Hayır, beklemiyorduk. Oy kullanma merkezlerine gelmelerini bekliyorduk, referandumu engellemeyi deneyeceklerini düşünüyorduk ama şiddet düzeyinin bu kadar aşırı olacağını düşünmüyorduk. Gelişigüzeldi, fotoğraflardan görebilirsiniz -yaşlılar, çocuklar- herkes tehlikedeydi.
Açıkçası bu karşılıktan dolayı polise ve de devlete yönelik ilk duygumuz öfkeydi. Bu konuda bölünmüş olsak bile halkın demokratik haklarına ve insan haklarına ilişkin bazı asgari müşterekleri paylaştığımızı düşünmüştük. Kırmızı çizgileri aşmaya ve İspanya’nın birliğinin halkın haklarından önce geldiğini açıklığa kavuşturmaya karar verdiler.

Başbakan Rajoy’un şiddeti inkâr ettiği ve İspanya’yı dünyaya örnek olarak tanımladığı referandum sonrası konuşmasına tepkiniz neydi?

Bir açıdan bu güvensizlikti. Rajoy’un politikalarını biliyorum ancak konuşmasını gerçekler üzerine kurmasını ümit ettim. Konuşması boyunca bazı noktalarda kahkaha atmaya başladım. Bununla birlikte, düşününce ne kadar sorumsuzca ve tehlikeli olduğunu fark ettim. Bu konuşma bana, mücadelemizin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı –eğer kazanmazsak, devletlerin demokratik talepleri şiddetle yanıtlayabileceği fikri yaygınlaşacak. Bu hafta sonu Katalunya’daydı ama burada bitmedi. Bunun tüm Avrupa’da normalleştiğini görebiliriz.

Avrupa Birliği kuruluşları, şiddetin ardından Katalunya’nın net destekçisi olmadı. Avrupa Komisyonu, Rajoy’a cansiperane arka çıktı. Bunu bekliyor muydunuz?

Katalunya’ya yönelik son günlerde bazı dikkat çeken uluslararası destekler gördüğümüzü söylemeliyim. Yakın tarihte ilk kez Avrupalı liderlerin demokratik haklarımızı savunduğunu ve İspanya devletince uygulanan şiddeti kınadığını gördük. Bu küçük bir değişim ama önemli. Bununla birlikte CUP, AB’nin enternasyonalist bir kuruluş olmadığının farkında –AB bir “devlet ekibi”dir, dostlarını korumak doğrultusunda hareket eden ülkeler grubu. Statükoyu korumak ile ilgilenir. AB; her şeyden önce Katalunya’da neoliberal ekonomiyi hiçbir şeyin aksatmamasını umar. Bu nedenle hayal kırıklığına uğramadık, nasıl davranacağını zaten biliyorduk.

PSOE’den (merkez soldaki İspanya Sosyalist İşçi Partisi) Podemos ve İzquierda Unida’ya (Birleşik Sol) kadar İspanya solunun tepkilerine dair görüşünüz nedir?

İspanya siyasetinde iki blok mevcut. Bunlardan biri PP (iktidardaki sağcı Halk Partisi), PSOE ve Ciudadanos (merkez-sağ Yurttaşlar partisi) bloku: parlamentodaki vekillerin yüzde 71’i bu partilerden. Bunlar, Rajoy’un hafta sonu boyunca yaptığını savunuyorlar –birazcık fazla şiddet olduğunu söyleyebilirler ancak referandumu baskılamak için polis gücü gönderilmesini desteklediler.

Diğer blok Podemos ve İzquierda Unida. Birinci bloktan farklılar ve baskıyı gerçekten eleştirdiler. Katalunya’da bir referandumu açıktan desteklediler. Bununla birlikte, Podemos’un açıklamasının çok önemli bir bakımdan eksik olduğunu düşünüyorum: Rajoy’un başbakan olmaması halinde işlerin farklı olacağını söylüyorlar. Maalesef PSOE de aşağı yukarı aynı olacaktı. Özellikle de anayasayı değiştirmek için parlamentodaki vekillerin yüzde 66’sına sahip olmanız gerektiği için. Podemos, PSOE’yi Katalunya’ya farklı şekilde yaklaşması için etkileyebilecek olsa bile bundan çok uzaktayız.

Bu hafta sonuna kadar İspanya’nın başka yerlerinde Katalan bağımsızlığına destek çok düşüktü. Halk sınıfları arasında bile Katalan karşıtı hassasiyet olagelmiştir. Hafta sonu uygulanan baskının derecesinin bunu değiştirebileceğini düşünüyor musunuz?

Hafta sonu uygulanan baskı sonrasında, İspanya devletinin erdemli, Katalanların ise kötü adamlar olduğu inancını korumaları daha zor olmalı. Umarım insanların bazıları fikirlerini değiştirecekler. Ancak geniş çaplı bir değişim olacağı ihtimal dışı. İspanya’nın tek ülke ve tek halk olduğu düşüncesi ülke ve sınıflar genelinde gerçekten kuvvetli. Bunun değişmesi için muhtemelen üç ya da dört nesle ihtiyaç var –başka hükümetlerle, eğitimle, medyayla ve gerçekten farklı bir politik atmosferle. Bu kısa erimli bir proje değil.

Bu hafta sonu İspanya medyasının yaklaşım şekli, bu tutumun sürmesinin nedenlerinden birini gösterdi. Ne olduğunu yayınlayan sadece bir televizyon kanalı vardı. Diğerlerinde çizgi filmler, gezi ya da spor programları vardı. Bunları izlemek ve İspanya’da önemli bir şey yaşanmadığına inanmak mümkündü. Hatta baskıya dair haber yapan medya bile sıklıkla en çarpıcı görüntüleri göstermedi ya da oylamaya dair aksaklık iddialarını yayınlamayı tercih etti. Çok fazla manipülasyon vardı -ve bu yıllardan beri böyle.

Katalan bağımsızlığına dair İspanya solundan yöneltilen en yaygın eleştirilerden biri, bu hareketin kısmen ülkenin en zengin bölgelerinden birinde ayrılıkçılık üzerine kurulması, bu durumu destekleyenlerin çoğunun Madrid’e aynı miktarda gelir katkısı yapmak istememeleri üzerinden motive olmasına dair. Solcu bir bağımsızlıkçı olarak, bu argümana nasıl yanıt veriyorsunuz?

Bu argüman, sağcı bağımsızlık hareketinin mantığının bir parçası. Bu birkaç yıl önce “İspanya bizi soyuyor” sloganı ile birlikte öne çıkmıştı. Ancak bugün en önemli vurgulardan biri bu değil. Solcu bir İspanyol, Katalunya’ya gelir ve insanların toplantılarda ne söylediklerini dinlerse bu vurguları duymayacaktır. Demokratik haklar ve yurttaşlık haklarına ilişkin şeyler duyacaklardır. İnsanların, sadece işçiler olarak değil, Katalanlar olarak da İspanya devletinin artık kendilerini temsil edemeyeceğini savunduklarını duyacaklar.

Katalan parlamentosundan geçirdiğimiz son 15 yasa İspanya devleti tarafından yasaklandı. Ancak bunlar bağımsızlıkçı yasalar değildi –birçoğu sosyal yasalardı: örneğin zulümden kaçanlar için sığınak yapılmasına ilişkin bir yasa, enerji şirketlerinin, insanların elektriğini kesmesini yasaklayan bir yasa, daha yüksek asgari ücrete ilişkin bir yasa. Halkın yaşamında iyileştirmek yapmak için özerkliğimizi kullanmak istiyoruz ve bundan men ediliyoruz. Halk bunu görüyor ve yanıtını veriyor. Katalunya’nın geleceğine karar vermek istiyorlar ve bu, mevcut düzende mümkün değil.

Ancak özellikle para transferi sorununa dair birkaç yıldır CUP, bağımsız bir Katalunya’nın geçiş sürecinde İspanya’nın daha yoksul bölgelerine para vermesi gerektiğini söylüyor. Bunun kısa bir süre olması gerekmez, yirmi ya da otuz yıl olabilir. Bu bölgelerin birdenbire para kaybetmesini istemiyoruz. Biz enternasyonalistiz ve İspanya’nın işçi ve yoksullarıyla dayanışma içindeyiz.

Katalunya’daki genel grev ne kadar kayda değerdi? Etkisi ne olacak?


Bugün Katalunya tarihindeki en büyük genel greve şahit olduk. Grev, Katalan sendikal hareketi, bütün bağımsızlık yanlısı partiler ve Podemos’un bölgesel temsilciliği ile Barcelona en Comú gibi diğer sol gruplar tarafından desteklendi.

Çok geniş çaplı bir grevdi: küçük dükkânlardan kamu kurumlarına kadar neredeyse her şey kapandı, ulaşım durdu. Ürün transferini önemli ölçüde altüst edecek şekilde, toplamda 50’den fazla yol kapatıldı. Sadece Barcelona’da da değildi. Bölgesel başkentlerden biri olan Girona’da 50 bin kişilik bir gösteri gerçekleşti. Şehrin toplam nüfusu sadece 100 bin ve böyle olunca kent tarihindeki en büyük gösteri bu olacak.

Öte yandan grev, hafta sonu gerçekleşen baskıya karşıydı. Ancak aynı zamanda birçok cumhuriyetçi tema da vardı, insanlar Katalan hükümeti tarafından Katalan Cumhuriyeti’nin ilan edileceğini umuyorlardı. Bugünkü grevin ve gösterilerin boyutunun sürece hız kazandırmasını bekliyorum.

Birkaç gündür Katalan siyasetinde hızlı bir gidiş var. Bir sonraki aşamada ne olmasını bekliyorsunuz?

Bir sonraki adım Katalan parlamentosu tarafından ilandır. Ne getireceğini hâlâ tam olarak bilmiyoruz fakat bunun, bir cumhuriyetin ilanı olacağını umuyoruz. Hafta sonuna kadar bu gerçekleşmeli. Son günlerdeki kitlesel gösteriler hafta boyunca devam edecek ve bu ilan dolaylarında muhtemelen en üst noktasına ulaşacak. Bunu savunmak için sembolik eylemler de olacak, muhtemelen de buradaki ve İspanya’daki ekonomi üzerinde etkisi olacak eylemler.

Hedef; Katalan, İspanyol ve uluslararası temsilcilerin olduğu masaya bu deklarasyonu koymak ve müzakere etmek. Aynı zamanda Katalan hükümetinin bağımsız bir hükümet olarak hareket etmeyi deneyeceğini, Katalan halkını, yetkisine saygı göstermeye ve vergi ödeme gibi şeyleri ona yapmaya teşvik edeceğini umuyoruz.

İspanya devleti muhtemelen, özerkliğimizi kat’i bir şekilde sona erdirmek için anayasanın 155. maddesini kullanmayı deneyecektir. Diğer politik simalarla birlikte Katalan başkanını da tutuklayabilirler. Eğer bu olursa, sokaklar ayaklanacak ve esaslı bir karşı karşıya geliş olacaktır. Bağımsızlık hareketi, uzun erimli bir seferberlikte çok aktif olmaya hazır çok sayıda insan –tahminim 1 milyon kadar- barındırıyor. Bu büyüklükte bir hareketi bastırmak İspanya hükümeti için kolay olmayacak.

Ana hattını çizdiğiniz şey, sivil itaatsizliği içeren bir radikal senaryo. Ancak şu anda bağımsızlık hareketine merkez sağ ve merkez soldan isimler önderlik ediyor. Bunlar, böyle etkili bir kopuşa öncülük etmesini bekleyeceğiniz türden insanlar değil. CUP, bu karşı karşıya geliş kızışırken solun önderliği alacağını mı hesap ediyor?

Katalunya’da halk, 6 ya da 7 yıldan bu yana siyasi partilerin ilerisinde. Sokaklar hareketi ileri itiyor ve partileri daha az muhafazakâr olmaya zorluyor.

Senaryo, yukarıda sergilediğim haliyle gelişirse, partiler pozisyonlarını bu senaryoyu yerine getirecek şekilde kabullenecekler. İspanya devleti müzakere etmek istemiyor –bu nedenle merkezci politikalara yer yok, bunların mücadeleyi başka yöne çevirmek doğrultusunda alternatif yolları mevcut değil. Bu gördüğümüz gibi bir baskıyı ılımlılıkla karşılayamazsınız, halk buna destek vermeyecek. Son beş yılda Halk Partisi (PP) hükümeti durumu çözümlemek doğrultusunda hiçbir öneriyle ortaya atılmadı. Bunun değişeceğini düşünmüyorum.

Hareket halihazırda sola kaymış durumda –daha önce bahsettiğim yasalar bunun bir işaretiydi, bunlar, merkez sağ tarafından bile desteklenen sosyal düzenlemelerdi. Sokaklarda, Katalunya’da aşağıdan yukarıya yeni bir şeyin olduğu fikri var. Eğer konumlarını korumak istiyorlarsa, tüm siyasi aktörlerin buna saygı göstermesi gerekecek.

https://jacobinmag.com/2017/10/catalonia-referendum-spain-catalan-independence adresinde yayımlanan söyleşiden çevrilmiştir.

Çeviri: Gerçeğin Günlüğü

Gerçeğin Günlüğü’nü Facebook üzerinden takip etmek için buraya tıklayınız





0 Responses to Katalunya: Referandumdan cumhuriyete mi?

Yorum Gönder

Blog içi arama

En çok okunanlar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler

Günlük Arşivi